Maçtan 2 saat önce kara kara düşünüyorum.
Hacettepeyi nasıl yeneriz.
Oysa takımın ne yöneticisi ne oyuncusu ne de başkanıyım. Tek sevgimiz Basketbol.
Böyle olunca kafamdan proje üretip batıl inanç yapıyorum. Her hafta yan yana izlediğimiz Cemil abinin uğursuz geldiğini düşünüyorum.
Ne de olsa Hacettepe maçına kadar içerde 2 galibiyet aldık diyorum.
Kalıyor maça 1 saat. Cemil abi arıyor. ''Gidiyoruz demi'' diyor.
Gidiyoruz abi de maç 4 den 6 ya alınmış diyorum. Tamam deyip kapatıyor.
Tabi ben salonda yerimi alıyorum. Büyükşehir maça akıl almaz üstünlükle başlıyor. Sağdan, soldan
içerden ne bulduysa atıyor.
Her zaman ki gibi Fisher ve Reynolds atıyor, attırıyor. Bu iki oyuncunun yanına birde Melih eklenince Hacettepeyi sahadan siliyoruz.
Rakip neye uğradığını şaşırıyor. Seyirci baskısını arttırıyor. Salon belki de ilk defa bu kadar doluyor. Yanına birde tezahürat eklenince tadından yenmiyor.
Sezon başından bu yana süre verilmeyen genç oyuncu Berkay ilk defa bir maçta süre alıyor. En son genç maçından sonra gerekenleri yazmıştım.
Salı benim yazı çıkıyor. Cumarteside Berkay oynuyor.
Hem de sezon başından bu yana ilk defa..
Tabi şimdi sorsan ne yazdığından haberimiz yoktu. Tesadüfen oynadı bile derler. Neticesinde 99-80’lik skorla çok önemli bir galibiyet aldık.
Rakiplerimizden Trabzon’un da mağlup olması işimizi biraz daha kolaylaştırdı.
Hee.. Unutmadan! Cemil Abiyi merak edenlere duyurulur.
Biz çıkarken o geliyordu. Elinde su şişesiyle. Ne oldu dediğinde galip geldik deyince maçı izlemediğini bile unuttu.
Çünkü takımına gönülden bağlı sevgisi riyasızdı.