Basketboldan fazla anlamana gerek yok.
Ligdeki sıralamaya ve aradaki
oyuncu kalitesine bakınca skoru
tahmin etmek zor değil.
Antalya Büyükşehir 7 maç 7 mağlubiyetten
sonra bu hafta Galatasaray'ı konuk etti.
Sonuç; Büyükşehir:76 Galatasaray:88
Bu tür maçlara çıkarken ezilmemek
için mücadele edeceksin.
Fark yemeyeceksin.
Nitekim de sonuçtan da anlaşılacağı
üzere yenilirken ezilmedik.
Maç esnasında gözüme takılanlar;
1) Maçın başlamasına az bir süre kala
içeriye girdim. Şöyle bir kafamı kaldırdım.
Kimi ararsan protokolde oturuyor.
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Anlayan da orda anlamayan da.
Görevli arkadaşın adamın tipine göre
muamele yaptığını gördüm.
''Kimine geç otur''.
''Kimine de orası dolu oturmayın''.
Bu duruma biraz hayıflandım.
Yapılan işin yanlışlığını görünce buradan
uyarmak istedim. İşinizi doğru yapın.
Çıkan köşe yazılarını başkanın
gözüne girmek için götüreceğinize
görevinizi aksatmayın.
Bizde yazmak zorunda kalmayalım.
2) Bir ara farkı kapattık.
Az sayıda da olsa Antalya seyircisi ayaklandı.
Anons yapan arkadaş periyot
sonunda mikrofonu kaptı.
Haydi Antalya deyip seyirciden destek istedi.
Federasyon yetkilisi Antalyalı olan
hanımefendi ise konuşma diye arkadaşı uyardı.
Merak ettim İzmir'de İstanbul'da
Bursa'da bu tür periyot
sonunda takımını desteklemeye
karşı tepkiler nasıl oluyor?
Yoksa bu durum sadece Antalya’ya özel mi?
3)Oyunculardan Rasim ve Fisher
en istekli görünenlerdendi.
Televizyonun verdiği maçlarda Rasim'i
iyi görmek hep mümkün zaten.
Hayal kırıklığı yaratan oyuncu ise Melih'ti
maç esnasında hiç bir varlık gösteremedi.
4)Salonun 4'de 3'ü Galatasaraylı seyircilerle doluydu.
Bir Antalyalı olarak bu duruma üzüldüm.
Hatta Büyükşehir’in yaptığı çoğu
hücumda ıslık sesleri vardı.
Evimizde adeta deplasmanda gibi mücadele ettik.
Kısacası; kötü gidişe dur diyemedik.
Mağlubiyet sayımız 8 oldu.
Artık birileri bu duruma el koymalı.
Oyuncuları uyarmalı.
Bu kara bulutun üstümüzden gitmesi için Hacettepe
maçı büyük önem taşıyor.
İnanın ve Ankara'dan galibiyetle dönün.