Şehrimizin en gözde yerlerinden olan Karaalioğlu Parkı’nda Ramazan Şenlikleri başladı. Ramazan’da iftarını açanlar gerek yürüyerek gerekse ulaşım kolaylığını da göz önünde bulundurarak günün yorgunluğundan ve stresinden uzaklaşmak için soluğu parkta alırlar. Parkta üç matador var. Batı yönündeki ilk matadorun hemen sağında tarihi denize sıfır Hıdırlık Kulesi’ni görüyoruz. Ayın ışığının denize yansımasıyla seyrine doyum olmuyor.
İnsanı rahatlatan seyrine doyum olmayan bu manzaranın doğu yönüne yürüdüğümüzde tam ortadaki matadoru görüyoruz. Orada da çocukların eğlence mekânı LunaPark var.
Biraz daha parkın doğu tarafında gidince Antalya Büyükşehir Belediye’sinin Ramazan Etkinlikleri dolayısıyla her yıl sahneye aldığı orta oyunu Hacivat-Karagöz yer alıyor.
Hemen ardında, Burdurlular, Erzurumlular, Diyarbakırlılar, Konyalılar gecesi gibi hemşehrili gecelerine özel konserler düzenleniyor. Bu etkinlikler hem Ramazan coşkusunu halka yansıtıyor hem de yeni nesil farkındalık geliştiriliyor. Ramazan boyunca farklı sanatçıların sahnede olması da ortak paydada buluşma imkânı sağlıyor.
Her şey buraya kadar güzel tabi. Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var.
Bu eğlencelerin ve etkinliklerin adresi olan Karaalioğlu Parkı civarında oturanların bir kısmı durumdan çok memnun olsa da bir kısmı, özellikle evinde yaşlı anne ve babası, küçük bebeği olan mahalle sakinleri gece saat 00.00’a kadar süren gürültüden rahatsız olduklarını dile getiriyorlar. Sabah çok erken saatlerde işe giden mahalle sakinleri yüksek seste uyuyamamaktan, hastasının istirahat düzeninin bozulmasından ya da çocuklarını uyutamamaktan şikâyetçi.
Etkinliklerin devam ettiği esnada kimi zaman balkonlardan “Yeter artık, hasta var evde, hasta!” ya da “Bir uyutmadınız kardeşim, gece sahura kalkacağız!”, gibi sesler yükselebiliyor. Hatta birkaç mahalle sakini ile yaptığımız sohbetlerde, “Gece yarılarına kadar süren şenliklerde müzik sesinin yüksekliğinden dolayı televizyon izlemek şöyle dursun, eşimizle, çoluk çocuğumuzla sohbet dahi edemiyoruz” diye dert yanıyorlar.
Etkinliklerin yapıldığı alanda yiyecek içecek kurallarına da uyulmadığı iddia ediliyor. Verilen örneklerde en çok et-tavuk gibi belli bir derecenin üstünde muhafaza edemediğimiz ürünlerden endişe edilirken, salata malzemeleri olarak adlandırılan yeşilliklerin de özenli yıkanmadığından bahsediliyor.
Üstüne üstlük işletmelerde su sıkıntısının yaşandığı da konuşmalar arasında.
Bu kadar çevre sakinin şikâyetlerinden yola çıkarak gözlemlediğim kadarıyla, erken hazırlanan gıda ürünlerinin, giderek artan sıcaklarda hızla bakteri üreteceği kanaatindeyim. Böyle güzelliklerle halkı kucaklamaya özen gösterirken, bir taraftan da halkın hem ruh hem de beden sağlığını da dikkate almakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Anlıyorum, herkesi aynı anda mutlu etmek tabii ki mümkün değil ancak şikâyetlerin dikkate alınmasıyla en azından herkes aldığı hizmet karşılığında daha tahammülkâr davranabilir.
Akşam saatlerini güzelleştiren bu etkinlerden faydalanmak için yolunuz Karaalioğlu Parkı’na düşsün ve biraz olsun zaman sizin etrafınızda dönsün…