Antalya’nın yaz sıcakları toplu taşımada yolcu ve şoförlerimize de yansıdı. İnsanların toplu taşıma araçlarında sürekli değişen psikolojisini sizlerle paylaşmak istedim.
Maske-mesafe-hijyen derken son bir aydır maskeden uzak bir rahatlık içine giren vatandaş farkında olmadan geçmişin izlerini halen üzerinde taşıyor. Sabahın ilk saatlerinde maskesiz bir kalabalığın içinde milletler arası yolculuk yapan yolcular güne gergin başlıyor.
Özellikle bazı hatlarda sefer sayılarının azlığı nedeniyle talep yoğunluğu, dolayısıyla ciddi bir kalabalık var. İğne atsan yere düşmez tabiri tam da bu hatlar için. Özellikle çalışan vatandaşlar, sabah işe giderken ve akşam iş dönüşü yoğun stres altında sanki. Bu stresin baş gösterdiği en belirgin yerler de toplu taşımalardaki kalabalık ortamlar. Ayakta gidenler, yer verenler, yaşı ileri olup da ayakta kalan ve oturan gençlere söylenenler, dilini bilmediği insanların yüksek sesleri ve yarattıkları karmaşa da göz önünde bulundurulursa toplu taşımalar çekilmez bir hal alıyor. Kimse kimseyi uyaramıyor çünkü tahammül seviyesi yerlerde. Onun dışında bir de ‘beğenmiyorsan ya da rahatsız olduysan taksiye binersin’ cümlesiyle karşılaşmak da cabası.
İğneyi kendimize bir batıralım hele!
Zamane gençlerini çoğu kez yolculuk esnasında tanıyoruz. Toplu taşıma aracına binince nerede boş koltuk varsa hemen kapıyorlar. Kendilerinden yaşça büyük insanları, hatta oldukça yaşları ilerlemiş büyükleri hiç düşünmedikleri gibi bir de öyle numaralar yapıyorlar ki; hepsi ya uyur pozisyonda ya da hepsi hasta. Ellerindeki telefondan kafayı kaldırıp da etrafına bakmaktan acizler. Sanki bütün yaşı büyük olanlar, canları sıkılmış da gezmek dolaşmak için otobüse biniyor anlayışına sahipler. Biz de genç olarak okulda, işte yoruluyoruz. Onlar ücretsiz binerken, biz para veriyoruz, tabii oturacağız. Bu bizim de hakkımız savunmasını da rahatlıkla yapıyorlar.
Ancak atladıkları bir şey var; herkes sırf gezmek için toplu taşıma kullanmıyor. Kimi yaşlılarımızın ayakta duracak halleri yok ama her gün mecburen tedavisi için hastaneye gidip geliyor. Onların durumunu kafayı telefonlarından bir kaldırsalar görecekler zaten, onlara yer verseler, kim ne kaybeder. Bir duaya nail olurlar hepsi bu. Para meselesine gelince, o insanlar o yaşlara gelinceye kadar neler gördüler, nelere harcamalar yaptılar, ömürlerini nasıl tükettiler acaba, kim bilebilir ki.
Örnek olalım!
Baktık böyle durumlarda yanımızdaki genç arkadaşımız umursamaz tavırlar içinde ve yer vermek istemiyor. Söylenip yanımızdaki genci rahatsız etmeye çalışmaktansa biz büyükleri olarak kalkıp yer verelim. Ayakta dayanma gücümüz varsa, dayanamayacak durumda olanlara destek olalım. Aynı zamanda da gençlerimizin unuttukları ya da hiç öğrenemedikleri davranışları yaparak onlara örnek olalım.
Turistlerde de saygı tükenmiş!
Ülkemize gelen turistlerin bir zamanlar güzel davranışlarından bahseder, ne kadar saygılı, ne kadar kültürlü insanlar olduğundan söz ederdik. Çocuklarımıza da anlatır, yaşanan olumlu tavırların tekrarı için örnek kabul ederdik. Şimdi bakıyorum da turistler bizim gençlerden de beter. Turistler hasta-yaşlı ya da hamileler için ayrılan bölümlere yerleşip oturdukları gibi, küçük çocuklarını da kucaklarına almıyor, koltuklara yerleştiriyor, çocukları kaldırmaya kalkınca da kıyameti koparıyorlar.
Şoförlük ayrı bir çile!
En zor mesleklerden biri olmalı, toplu taşımada şoför olmak. Yüzlerce insanın canı kendilerine emanet. En az on iki saat direksiyon başında binlerce insanla muhatap oluyorlar. Kimi kibar ve anlayışlı iken kimileri de aşırı kaba olabiliyorlar. Tabi, farklı milletlerin kültürüne göre değişkenlik gösterecek ortamda çalışmak zor. Akşama kadar her tip insanla uğraşmak daha da zor ama hizmet sektörünün de durumu ortada
İşin özü, hoşgörü!
Saygı ve hoşgörü her şeyi ılıman hale getirecek ve üstümüzdeki stresi de karşılıklı olarak yere serecektir. Çalışan ya da ihtiyaçları dâhilinde otobüsleri kullanmak zorunda kalan vatandaş, ayakta yolculuk yapmaktan, sıcakta hiç tanımadığı insanlarla balık istifi halinde aynı havayı solumaktan oldukça rahatsız.
Bu durumda, hoşgörü ve anlayışın Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne sirayet ermesi de şart.
Belli saat aralıklarında, belli hatlarda oluşan yoğunluğu azaltmak ve yolcuların konfor alanında yolculuk yapmasını sağlamak için sefer sayılarını tekrar düzenlemesi gerek. Ayrıca mutlu bir yolculuğun temeli olan sağlıklı bir ruh haline sahip şoförlerimi için de gerekli olanakların sağlanması, çalışma şartlarının ya da ücretlerinin yeniden revize edilmesi önemli bir husus gibi gözüküyor.