Bu hafta, Muratpaşa Belediyesi’ne bağlı Aydın Kanza Parkı içinde bulunan halka açık umumi tuvaletler ve genel anlamda camilerimizin tuvaletlerinin ne halde olduğunu yazmak istedim.
Aydın Kanza Parkı şehrin tam ortasında herkesin rahatça nefes alabileceği, huzur bulacağı, dinlenebileceği temiz bir park. Parkın, ulaşım kolaylığı da cabası. Sanki insanların buluşma yeri gibi. Böyle olunca sürekli insan sirkülasyonu dolayısıyla parkın kalabalık olduğunu da gözlemleyebiliriz. Tabi bu kalabalığın kullandığı umumi tuvaletlerin kullanımı oldukça fazla. Buna rağmen Aydın Kanza Parkı’ndaki tuvaletler gerçekten tertemiz. Allah razı olsun o parkın görevlilerinden ve tuvaleti denetleyenlerden. İşlerini severek, hakkıyla yapıyorlar. Tuvaletin temizliğini hiç aksatmıyor, sürekli temizliyorlar. Bu nedenle koca bir alkışı hak ettiğini düşünüyorum.
Temizlik imandan derler ya hani!
Gelelim bazı camilerimizin tuvaletlerine; dinimiz, ‘temizlik imandandır’ buyurur.
Camilerimizin tuvaletlerini görünce insan olduğumdan utandım. O tuvaletleri öyle bırakanlara insan denilmez. Hayvanlar bile yaptığı pisliği toprakla örterken insanımız bunca pisliğin içinde nasıl nefes alıyor acaba?
Camilerimizi bu hale getirenlere yazıklar olsun. Tuvaletin her yeri batmış, yaptığı pisliğin üzerine bir su dökmeye üşendiği halde çeşmeyi açık bırakıp gitmiş, tonlarca ziyana mal olmuş insanların din anlayışını da sorgulamak gerek. Bunların toplum zararlısı oldukları aşikâr.
Parklarda olduğu gibi camilerimizde de belediyeler tarafından görevlendirilen kimseler var, bunu gördüm. Temizlikleriyle, bakımı ve düzeniyle ilgilenmek üzere sorumlu tutulmuşlar belli ki. Ancak bu sorumlulukların yerine getirilmediğini de ispatlamak üzere birkaç gün arayla takip edip fotoğraflarını bile aldım. Tuvalet ihtiyacını gidermek isteyen insan o haliyle giremez. Pislik ve kokudan midesi kalkar. Çeşmeler ya bozuk ya da açık bırakılmış.
Bu durumda camilerimizin temizliğinin hiç denetlenmediğini düşünüyorum. İslam dini öyle güzel bir dindir ki, temizlik her ibadetin başında olmazsa olmazıdır.
Bu kadar pervasızca tuvaletleri kullanan, pis bırakanlara insan demiyoruz, hayvan hiç diyemiyoruz anladık ama görevliler ne iş yapar, buraları bu kadar nasıl görmezden gelir onu anlayamadık! Belediye maaşlarını görevini yapsın diye vermiyor mu yoksa? Hadi maaşı o yüzden almıyorlar, bari Allah’ın rızasını kazanmak için temizlik yapsınlar.
İlkokul çocuğunun dahi ailesinden öğrendiği temizlik kurallarını yerini getirsinler. Çeşmeler açıksa kapatsınlar, şayet tuvaletin çeşmeleri bozuksa yetkililere bildirip yaptırsınlar.
Görevini yerine getiremeyen görevlileri görevden alsınlar.
Boşa akıtılan su bizim suyumuz, vatanımızın suyu. Su kaynaklarını kötüye kullanımın da bir cezası, bir yaptırımı olmalı. Dünya kuraklığa çözüm arıyorken, çevre bilimcileri kuraklık için yeni fırsatlar geliştirmeye çalışıyorken bu kadar duyarsız kalmak da neyin nesi!
Çevre bilinci, yeşil dünya, gelecek nesiller, onlar bunlar diye fetvalar verilirken bir de dönüp ardımızda bıraktığımız imanımızı zedeleyen pisliğe bakalım. Nasıl temizleriz, nasıl faydalı insan oluruz onu düşünelim. 21’inci yüzyılda bari insan olmanın gereklerini yerine getirerek insanca yaşamaya, geleceğimizi insanca kazanmaya gayret edelim.