Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle, emekliler ve asgari ücretliler kara kara düşünmeye başladı, bayramın geldiğine sevinsinler mi üzülsünler mi bilemediler.
Gıda fiyatlarındaki fahiş artış, dar gelirlilere ciddi anlamda sıkıntı yaratıyor. Bundan daha önemlisi insan vücudu için gerekli olan vitaminlerin gıda yolu ile alınamaması özellikle çocukları olumsuz etkiliyor.
Kök maaşa kilitlenen emekliler, bayramların artık seyirlik olduğunu ve kurban kesenlerin de kendileri için kestiğini ifade ediyor, haksız da değiller.
İktidar yanlısı siyasetçiler günümüzü şirin göstermek için her fırsatta ‘eski Türkiye’ söylemleri ile kuyrukları anlatırlar da, eski Türkiye’nin güzel insanlarını ağızlarına almazlar. Kurbanını kesenler, kesemeyen komşularına ilk iş olarak paylarını ulaştırırlardı. ‘Nasıl kurban keseceğim’ diye bir kaygı yoktu. Kimse buzdolabını etle doldurmazdı. İlk iş olarak komşuya paylar dağıtılır, gelen gidenle de hep birlikte sofralar kurulurdu. Kurban eti daha bayram bitmeden tükenirdi.
Bayram için çocuklara alışverişler yapılır, ikramlık birkaç çeşit tatlılar hazırlanırdı. Bayram günü herkes pırıl pırıl giyinir, konu komşu, akraba ziyaretleri yapılırdı. Ya da memlekete gidilir, bayramı insanlar sevdikleriyle geçirirlerdi, eve dönüşte de ailelerinin koydukları erzakları getirirlerdi.
Evet, eskileri gerçekten özlüyoruz. Aile birliği kavramı vardı. Herkes büyüğünü küçüğünü bilirdi. Büyükler çocuklar için mendil içerisine hazırladıkları bayram harçlıklarını verirlerdi. Herkesin yüzünde tatlı ve de mutlu bir gülümse olurdu. Kalabalık bayram sofralarının tadı da bereketi de başka olurdu.
Mahallede komşu ziyaretleri yapılırdı. Herkes kapıda güler yüzle karşılanır açlık tokluk sorulur, ona göre hazırlık yapılırdı.
Ne çok özlemişiz o günleri. O güzellikler içinde kaybettiğimiz sevdiklerimizi.
Şimdi o kadar mutlu insanlar değiliz. Toplum olarak mutlu değiliz. Herkes geçim derdine düştü. O nedenle biz sıradan vatandaşlar eski günleri, “Cep delik cepken delik” vaziyette anarak geçireceğiz.
İYİ SEYİRLER ŞİMDİDEN.