Hayat bir yol. Bu yolda pişmanlıklar da var endişeler de. Tökezlemek de var yüksek sıçrayışlar da. Gözyaşından bolca, huzursa istedikçe. Ama herkesin yolu diğerlerinden farklı. Kendine özel, kendine zor. Kimsenin yolu benzemiyor ötekine. Bu yolu belirleyen ise yaşadıklarımızı nasıl yorumladığımız, nelerle başetmeye çalıştığımız, verdiğimiz mücadeleler, kaç kez düştüğümüz değil kaç kez ayağa kalktığımız… Ve sayamadığım bir çok şey. Fakat biliyorum ki gelecek hep bir kaygı, geçmiş ise pişmanlıklar ve keşkelerle dolu bir öykü. Haliyle yolun neresinde durduğunuz çok önemli. Bu iki durum için söylenen harika bir alıntı yapacağım şimdi ; “Şu iki şeyin kökünü kazımak gerekir; gelecek kaygısı ve kötü anları hatırlamak. Olup bitenler artık beni ilgilendirmiyor, gelecek ise henüz ilgilendirmiyor.” Seneca Geçmişte kaldıysanız kamyon kazası gibi şiddetli olacaktır sancılarınız. Arkaya bakmaktan ahlar ile uğraşmaktan ya da eski günleri özlemekten, anı defteri içine düşmüş gibi olacaksınız. Tekrar tekrar o günleri düşünüp, taze tutacaksınız yaşananları. Hem “Geride bıraktıklarına odaklanırsan, önünde seni bekleyenleri göremezsin” demiş Ratatouille. Araba kullanırken sadece arkaya bakmaktan farklı değil bu durum. Kazalar, güzellikler geldiğimiz yerde kaldı. Yapacak bir müdehale kalmadı. Onları düşünmek ayak bağından, yükten başka bir şey değil. Yüklerinizden kurtulun. Gelecekle ilgili düşünceleriniz için ise şuanı yaşamaktan alıkoyuyor durumdaysa kazan gibi şişmiş bir kafa, endişeli bir yaşamdasınız demektir. Anı yaşamak imkansız hale gelmeye başlar. İnsanlar onları dinlemediğinizi dikkate almadığınızı söyler durur. Beklentiler canınızı sıkmaya başlar çünkü sürekli birkaç adım sonrasını planlayarak doldurursunuz aklınızı, beklentilere ayıracak vaktiniz yoktur. Yaşam kalitesinde ciddi bir düşüş olur. Uyku düzeniniz bozulur hatta iştah kaybı da yaşanabilir. Henüz gerçekleşmemiş bir şey için planlar yaparken bulunursunuz kendinizi. İçine biraz da falcılık ekleyip geleceği okuma felaketleştirme senaryoları da koyarsak zehirden bin bir tat oluverir. Bir bakmışsınız kontrol edemediğiniz her şey o kadar plana rağmen size hastalık olarak dönmüş. Bu sebeple diyorum ki “hayat bir gün o da bugün” anda yaşamak ne güzel şey. Keyfine varmak, olanı olduğu zaman düşünmek. Başa gelene kabullenip çare üretmek, olmayana hayhay demek… Ne güzel şey hayata varmak.