Bu gün de kafamı çevirdiğim yer HASTA.
Meslek grubu olarak çok mutlu insanlarla çalıştığım söylenemez de mesai saatleri dışında da nereye dönsem, kafamı nereye çevirsem her yer mi mutsuz insanla dolu kardeşim.
Problemleri olan insanlar demiyorum yalnız MUTSUZ diyorum.
Çünkü problemsiz bir hayat söz konusu değil. Varsa da henüz bilmiyorum, bilenle de karşılaşmadım hatta okumadım.
Düşününce; bir tek masallarda pembeli mutlu son var ancak engebeli yollardan sonra varılıyor o yola.
Hani şakasını yapar güleriz ya; biri kuleye kapatılır, öbürü kurbağa öper, diğerine cadı musallat olur.
Yani masal bile baştan sona güzellikler ile dolu değil.
Mutluluk dediğin bir an. Yakalarsan, tadını çıkarırsan, ana odaklanırsan yaşayabileceğin türden. Sen herkes sohbet edip şakalaşıyorken yarınki işleri düşünürsen hop gidiyor mutlu an.
Sadece olay bundan da ibaret değil. Bilinmelidir ki mutsuzluk hastalıkların başlıca kaynağı.
Mutsuz olmak önce zihni yoruyor, zihin yorgunluğunu bedene yansıtıyor. İlk etapta elinden geleni yapıyor elbette ancak bir süre sonra beden diyor ki “Kaldıramıyorum.”
Sinyaller başlıyor. Önce yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, dikkat problemleri. Hastalığın geldiğine baya baya ikna olmaya başlıyorsun çünkü hala mutsuzluğun devam ediyor. Sonra ikna olduğunu yaşamaya başlıyorsun. E hep sıkıntı, stres, bedenin de bir dayanma gücü var canım. Psikolog bile 45 dakika hizmet veriyor. Sen o düşünceler ile 7/24 derde açıksın. Aralıksız hizmet.
Tabi bunların psikolojik tedavi ve destek yöntemleri mevcut ancak ulaşamayanlar için birkaç baş etme yöntemi söyleyelim istiyorum;
Yaşadığınız sürece problemler ile karşı karşıya olacaksınız kabul edin.
Problemlerden kaçmak süreci uzatır, çözme becerisi geliştirin.
Olayların değil, olaylar hakkındaki düşüncelerimizin bizi üzdüğünü bilin.
Gerçekçi olun.
Ana odaklanmayı öğrenin.
Sonuca odaklanırsanız süreci yönetemezsiniz.
Duygularınızı tanıyın. Kendiniz ile konuşun.
Beslenmenize ve uykunuza özen gösterin.
Kendinize kaliteli bir zaman ayırın.