Bir süre koronavirüs çevresinde dönüp duracağız gibi görünüyor. Zaten konuşmazsak içimiz çürüsün. Çünkü koronavirüs olmaktan çok farklı kaygılarımız olmaya başladı süreç uzadıkça.
Ne olacak? Ekonomimiz peki? Bir çok iş yeri çalışmalarını durdurdu, ticarette iş böyledir; bir gün ayı çıkarır, yıl olur ayı çıkarmaz. Yani işletmeler için bir gün bile çok önemli. Şimdi bu kapatılan zaman diliminde bu adamlar ne kazanacak da ne ödeyecek çalışanına. Ekonomik sıkıntı çok ciddi bir kaygı unsuru özellikle de bu piyasa koşullarında.
Bir de stoklama durumu var, evlere kapanmak gerekirse bu ne kadar sürer ve bu sürede ihtiyacımız olanlara nasıl ulaşırız? Çünkü bilinçsiz ve kaygısı yüksek birçok insan tarafından marketler boşaltıldı. Ha dediğinizde istediklerinizi nasıl bulacaksınız? Gerçi ben bu stoklama durumuna da ek bir parantez açmak istiyorum; düşünüyorum da ben çocukken ailece markete giderdik iki, üç sepet erzak alışverişi yapardık. Ya da şekerimizi unumuzu kiloluk alırdık. Ve bu durum bizim için normaldi. Öyle her gün her gün markete gideyim erzak alayım yoktu. O aldıklarımız ile birkaç günlük ihtiyaç dışında iki ay idare ederdik. Şimdi ise o kadar çok dışarıda yemek yemeye alışan bir toplum olduk ve ekonomi o kadar çok “paranı tut, yarına ne olur bilinmez” düşüncesi yerleştirdi ki bizlere, hem eğlenmek hem de karnımızı doyurmayı eve toplu alışveriş yapmaktan daha mantıklı ve normal bulmaya başladık. Bu sebeple eve şu an üç paket makarna alınca garipseniyor. Hele de böyle bir sebepten alınca.
Ve gelelim asıl meseleye; eve kapanma! Bu konunun biraz abartıldığını düşünüyorum ben neden? Şöyle anlatayım bundan çok değil 10 yıl öncesine kadar biz yine dışarı çıkıyorduk da bu kadar dışarıya bağımlı değildik. Yani evimizde oturmak bizi rahatsız etmezdi. Ancak öyle bir gösterişi seven bir toplum haline geldik ki “o yapıyor ben de yapayım” düşüncesi bizi sokaklara itti. Başkalarının gittiği yemek salonları, başkalarının gittiği publar ve orada fotoğraf çekilme davranışları bizlere yerleşti. Şimdi evde oturmanız gerekli denince yadırgıyor millet. Ya ne çabuk unuttunuz evde Türk filminin başına oturmayı, sessiz sinema oynamayı, yemekler börekler hazırlamayı. Gerçi bizim millettimiz sağ sol olaylarında eve kapandığında çok ciddi travmatik süreçler de geçirdi ama biz evde oturmayı ve evde vakit geçirmeyi seven bir toplumduk. Ne ara sıkılıyorum ben evde ne virüsü saçmalamayın evresine geldik düşünmek istiyorum gerçekten.
Aslında insanların psikolojisinin bozulmasının normal olması kadar, abartıldığı durumlar da olduğunu düşünüyorum ben. Hepsinin sebebi işte bu korona. Neyse bakalım korona sen mi büyüksün açtığın dertler mi görelim.