Yok ulan bunlar adam olmayacaktı.. İmparatorun harcamaları çok yükselmişti… Para lazımdı, Romalıların o günlerde aklı iki bacak arasına kaçmıştı. Şöyle uygun kerhane iyi para yapardı, ama sermaye nitelikli olmalıydı, e, o güne kadar becerdiği senatörlerin karıları-kızları ne güne duruyordu.
Muhafızlarına bir emir verip hepsini sarayının yanındaki köşke getirtmişti…. Romalı ahali pek bir memnundu, ula bu nasıl da halk adamıydı bak, gördün mü işte senatörün hareminde ne varsa artık halkın malıydı…
Harcamalarına para yetmiyordu, arada bir zenginlerden ‘salma’ istiyordu ama canı da sıkılıyordu. Borçlanmak ona göre değildi. Süper bir yol bulacaktı.
Ne zaman para bitse, birkaç zengine akşam yemeği daveti yapıyordu, yemeğe gelenler bir daha evlerine dönemiyorlardı hepsini boğduruyor ve köpeklere atıyordu. Tüm mal varlıklarına da el koyuyordu. Bazılarının anlamaları zaman aldı ama sonunda anladılar ki Caligula tarafından davet edilmek bir itibar meselesi değildi..
Halkı oyalamak konusunda üstüne yoktu, Arenalar her geçen gün ve gece doluydu, insanlar (sözüm ona suçlular) vahşi hayvanlara canlı canlı atılıyordu, peki adamların suçu neydi soran yoktu, artık birer zombiye dönüşmüş olan ahali şöyle diyordu;’suçlu olmasa büyük Caligula onu niye hapse atsın?’
Sonunda epeydir kafasını meşgul eden bir sorunu çözme vakti gelmişti; madem ki imparatora kim iyi hizmet ederse ona ‘yağdır mevlam su’ vaziyetleri vardı, e, ona bunca zaman en iyi kim hizmet etmiş ise onu en şanlısından senatör yapmak gerekmez miydi? Nice puştu, pezevengi, senatör yapmamış mıydı? Onun ne eksiği vardı? Dur- deyince duruyordu, koş deyince koşuyordu uysaldı,..
İNCİTATUS senatör olmayı belki de en çok hak edendi. İşte o gün kaba-saba Prateryon muhafızlarının senatörleri ite kaka yol açtıkları bu yeni Roma senatörüydü.. Caligula ‘ona eşitiniz ve hatta üstünüz gibi davranacaksınız en ufak bir yargılama veya yadsımayı en ağır şekilde cezalandırırım ha’ demiş ve kenara çekilerek yeni senatörüne yol açmıştı;
İçeri koca bir aygır girmişti… bembeyaz bir aygır… İmparatorun makam atı… İNCİTATUS!!!
Caligula, artık iyice tozutmuştu, zindanlarda suçlu kalmayınca dehasını bir kez daha gösterecekti; ahalisi heyecanla bir sürprize hazırlanmıştı acaba bu sefer imparator, yani ‘O’ ne yapacaktı ki?
Vahşi hayvanlar sinirli-sinirli geziniyorlardı, Caligula büyük sürprizini açıklamıştı, muhafızları kurayla seyircilerden bir kaçını arenaya atacaktı..
Halk, pek bir sevindirik olmuştu, ‘lan bu hakikaten halk adamıydı be kimin aklına gelirdi?’ Aslanlara ilk atılanlar hala imparatora sevgi ve sadakatlerini sunuyorlardı.
Ama işlerin sarpa sardığını anlayan birileri de vardı ve ne tuhaf ki onlar ‘O’na en yakın adamlardı, yani Pratoryanlar!!! Saray muhafızları…
Bu deliyle bir yere varılamazdı, en iyisi onu haklamaktı, Ama geçim kaynakları bu herifi korumaktı eğer imparator yoksa bunlar kimi koruyacak, kime yalamalık yapacaklardı?
Yeni bir imparator bulunursa ve onunla da anlaşırlarsa neden olmasın?
Sarayda pek sesi soluğu çıkmayan ve uzun yıllar geçmesine rağmen Caligula’nın hışmına uğramamış, yaşlı bir adam vardı söylentilere göre ‘delinin’ amcasıydı…
Muhafızlar planlarına göre anlaştıkları bir gün İmparator bozuntusunu bir köşeye sıkıştıracaklardı.
Sahte cesaret gösterilerinden, çalımından yanından geçilmeyen sefil herif yalvarıp yakarmaya başlamıştı, rüşvet ile isyancıları kandırmaya çalışıyor, salya-sümük ağlıyordu.
Pratoryan muhafızlarından, bir subayının Caligula’ya öteden beri gıcığı vardı. (Adamın karısını ‘hal’ ediyor, yetmiyor muhafızını ‘ne haber lan top’ diye milletin içinde aşağılıyordu.)
Pratoryan Subayı onu param parça edecekti….
Amca ile anlaşılmıştı.
Tarihe ‘kekeme Cladius’ olarak geçecekti….
Yazımızın başındaki kaçan, İncitatus idi, akıllı hayvandı etraftaki havayı koklamış ve her zamanki iç güdüleriyle hareket ederek kaçmıştı. Mermer bir ahır onun için çok şey ifade etmiyordu.
Ona bir daha rastlanmayacaktı…