Geçen hafta 1934 Almanya’sından tarihi bir olayı dile getirmeye çalışmıştık, eksik olmasın bazı okurlar da sordu; Peki madem Almanya’da sistemin emniyet vanası vardı da nasıl oldu da bu Adolf denen veledi zina iş başına geçti?
Öyle ya hem cumhurbaşkanı hem silahlı kuvvetler, Alman yaşam biçiminin en önemli garantisi gibiydiler.
Peki o zaman devam edelim:
Cumhurbaşkanı Hindenburg 1934 Ağustos ayında cızlamı çekmişti. Üstelik oğlu ‘benim sevgili bıbıcığım, yerine Adolf amcamı tavsiye etti!’ diye de doğruluğu çok tartışılır bir iddia ile ortada dolaşıyordu. O günlerde Alman askeri yapısı ‘Savaş Bakanlığı’ denen bir kabine üyesi generalin komutasında sevk ve idare ediliyordu.
Orada da Werner vonBlomberg adında Prusya ekolünden bir paşamız vardı. Ama adamımız ta 1928’de Sovyetlere bir ziyaret yapmış ve orada gördüğü ‘Kızıl Orduya’ hayran kalmıştı. ‘İşte’ diye düşünüyordu ‘ordu olacaksa böyle olmalı.’ Kısaca demokrasi şarlatanlığı, meclis iradesi palavrası boş şeylerdi. Alman ordusu adam gibi bir askeri yapı haline gelecekse ülkede bir mutlak ‘diktatör’ olmalıydı.
E en akla yakın aday Adolf gibi görünüyordu. Adam hem Kahverengi Gömlekliler çetesini sonlandırmıştı, hem yeniden silahlanma için sözler vermişti, hem utanç vesikası Versay anlaşmasını çöpe atmaya hazırlanıyordu.
E hem de Blomberg’i yeni Savaş Bakanı yapmıştı daha ne olsundu?
Önce subayları sivil mahkemelerde yargılanmaları yasası değişecekti. Ardından eratın kendi subaylarını seçme zırvalığına son verilecekti.
Blomberg bu kadar jestin altında kalır mıydı? Yan masadan gönderdiler edasıyla Alman ordusunun yıllardan beri geçerli olan yeminini değiştirecekti.
O güne kadar subaylar Alman devleti ve anayasasına bağlılık yemini ederdi.
Şimdi Adolf Hitler’in şahsına sadakat yemini edeceklerdi.
Blomberg, beş çocuk babası bir duldu (ilk eşi 1932 de ölmüştü.)
Bakanlık ofisinde Erna Gruhn adında 24 yaşında bir sekreteri vardı oldukça hoş bir cinsi latif olan bu kadınla zaman içinde ilişkiyi farklı bir boyuta taşıyan general kızla evlenmek istemişti. Hitler de ‘dükkan senin’ demiş ve nikah merasiminde tanık olmuştu.
Amma, hani derler ya ‘şeytanın yapacağı ilk şey insanları olmadığına inandırmaktır!’
Birileri bu genç kadının geçmişinde epey malzeme bulmuştu. 1920’li yıllar Alman ekonomisinin pek zor zamanlarıydı, insanlar geçim sıkıntısı değil, açlık sorunlarıyla baş etmek zorundaydılar. Her çeşit yol deneniyordu. Erna güzel bir kadındı ve o da bazı çıplak resimler çektirerek geçimini sağlamıştı. Şimdi bu resimler Savaş Bakanımızın azılı düşmanlarının eline geçmişti. Nazı kodamanlarının en önde gelenlerinden Göring ile özel olarak buluşup görüştüklerinde bu dosya önüne konacaktı. Tek çözüm yolu olay ahali tarafından duyulmadan havalı paşamızın istifa etmesiydi.
Böylece Savaş Bakanlığı gibi çok önemli bir mevzii düşmüştü, Adolf derhal yeni bir yapı kuracak ve Bakanlığı lağvedecekti.
Werner vonBlomberg savaşın sonuna kadar emekli olarak yaşamıştı, 1946’da ölecekti, Erna ise tarihten temelli olarak kaybolmuştu.
Oldukça güzel bir anlatım devamını bekliyoruz