Bayramlar bizim kutsalımız, özelimizdir. Bizim baştacımız kıymetlilerimizdir.
Toplumumuzun ilacıdır, toplumsal iyileştirenimizdir.
İç huzurumuz, kendimizin çevremizin farkında olduğumuz, samimiyetin, sevginin, saygının,
dostluğun zirve yaptıği günlerdir.
Bayramları içimizde ne kadar çok hissedersek tüm üzüntülerimize sıkıntılarımıza rağmen içimizde bayramı yaşarsak bayramlar o kadar çok anlam kazanır.
Kendimizle ne kadar çok barışık olursak çevremizle de o kadar çok barışık oluruz.
Kolay değil tabii ki kötüler kötülükler olduğu sürece diyeceksiniz ama kendisiyle barışık insanların çoğalması kötüleri azaltacak kötülükleri minimuma indirecektir.
Kendisiyle barışık insanların empati gücü yüksektir.
Empati gücü yüksek olan insanlar çevrelerine iyilik pozitiflik getirirler.
Emile Zola'nın ‘Bu Dünyaya Yüksek Sesle Konuşmaya Geldim’ tezini kendimize uygularsak kendimizi daha iyi daha enerjik daha moralli hissederiz.
Bayramlar özellikle de mesleki başarıları kariyerleri olan kadınların kendilerini maddi manevi istismar edenlere karşı dik duracakları buraya kadar diyebilecekleri günlerdir.
Mesleki başarıları ve kariyerleri olan kadınlar kendisiyle barış ilan ederek kendi değerlerini daha çok anlayıp etrafında kendisini maddi manevi istismar eden insanları daha net görüp artık yeter diyebileceklerdir.
Bayramlar iç isyanlarımızı bastırabilceğimiz,
üzüntülerimizi acılarımızı sonsuza kadar çıkmamak üzere çukurlara gömeceğimiz pırıl pırıl mutluluk denizlerine açılcağımız günlerdir.
Bayramları önce içimizde yaşamalıyız ki çevremizle kalpten bayramlaşabilelim.
Önce içimizdeki bayramlar ve tabii ki toplumsal bayramlar sevgi saygı ve empatiyle her an güç kazanarak büyür ve yayılır.
Gönlünüz dostluk ve spor dolsun.