Hoşgörü, bize yapısal veya görüş olarak ters gelen, bizim görüşlerimizle uyum sağlamayan davranışları görmezden, söylemleri duymazdan gelme gönüllülüğüdür.
Hoşgörüde kabul edilememezlik ise yalan, maddi manevi istismar, art niyet davranışlarıdır.
Hoşgörü aslında bir nevi duygusallıktır.
Çünkü hoşgörü, kendisine az da olsa zarar veren davranışları affedebilme hassasiyetidir.
Hoşgörü yapıldığı gösterildiği zaman karşı taraf bunun farkına varıp yapmış olduğu davranış ve söylemlere devam ediyorsa bunun adı istismar olur.
Hoşgörü yerine ve zamana göre değişkenlik gösterebilir çünkü hoşgörü gösterdiğiniz bir davranışı başka bir ortamda başka bir yerde yapılan söylemde hoş karşılanmayacağı için hoşgörüyle karşılamayabiliriz.
Hoşgörünün, hoşgörü yapılan kişinin tavrındaki masumiyeti söylemlerinde ise ağzından çıkan sözleri doğaçlama ve art niyetsiz olmasıyla kabul edilebilir olmalıdır.
Hoşgörüde bulunan kişinin bile bile kandırılmayı maddi manevi istismarı kabul etmesi bunun adının hoşgörü ötesi olduğunu gösterir.
Çünkü hoşgörü tamamen insani bir davranıştır.
Hoşgörü aslında karşısındaki insanın bilmeden veya sonucunun böyle olacağını kestiremeden yapmasına veya söylemesine inanmaktır.
Hoşgörülü davranışları alışkanlık haline getirmemek de lâzımdır.
Çünkü karşı taraftaki insan nasılsa yaptıklarım ya da söylediklerim hoşgörü ile karşılanıyor diye bunu tamamen kendisine dönük maddi manevi istismar malzemesi yapabilir bu da toplumumuzda çokça görülen iyi niyetlerin kötü niyetlilerce fırsata çevrilme olayıdır.
Hoşgörüde mutlaka sınır olmalı asla hoşgörüde bulunduğumuz insana ikinci bir şans verilmemelidir.
Gönlünüz ve kalbiniz hoşgörüyü kendine dönük maddi manevi çıkar haline dönüştüren fırsata çeviren insanlardan uzak olsun.