Paris'te şu an devam eden Paralimpik oyunlarında ülkemizi temsil eden paralimpik milli sporcularımız olağanüstü gayretle madalya almaya çalışıyorlar.
"Paralimpik" (engelli olimpik sporcu) herhangi bir uzvunun eksikliğinden ya da uzvun asli görevini yerine getiremediği engelli sporcular olarak adlandırılır.
Ülkemizde "10 milyon" engelli insanımız olduğunu da unutmayalım, yani toplam nüfusumuzun sekizde biri engelli durumunda.
Her engelli vatandaşımızın olduğu gibi paralimpik milli sporcularımızın hepsinin de birbirinden ayrı hayat hikayeleri var.
Hayat hikayeleri ne olursa olsun hepsinin de tek gayesi dereceye girip kürsüye birinci sıradan çıkıp ülkemiz milli marşını tüm dünyaya bir kere daha dinletebilmek.
Benim dikkatimi çekense Paris paralimpik oyunları başladıktan sonra gerek ilk üçe giren ya da az farkla ilk üç dereceyi kaçıran paralimpik milli takım sporcularımız kendilerine röportaj için mikrofon uzatıldıüında ülkemizi temsil etmenin ağırlığını sözcüklerinde kelimeleri seçmesindeki özeninde yüzlerinin kızarmasında ve gözlerindeki mahcubiyetinde görebiliyoruz.
Kendilerine bu imkânları veren devletimize milletimize minnet borcu ödeme telaşı içindeler.
Bu milli mahcubiyeti birçok spor dalındaki milli sporcularımızda maalesef ki göremiyoruz.
Paralimpik sporcularının gözden kaçan mesajları ise kendileri gibi engelli olan büyük küçük her vatandaşımızın evlerinden çıkarak spor başta olmak üzere hayatın ve sosyal hayatın içinde olmalarına davetleri.
Olabildiğince fazla engelli vatandaşımızın sporla uğraşmaları hem kendileri hem ülkemiz adına büyük kazanç olacaktır.
Gönlünüz ve kalbiniz paralimpik sporcularımızın kalpleri gibi samimi olan insanlara yakın olsun.