Özellikle nüfus açısından büyük gibi görünen ama aslında pek çok insanın birbirini tanıdığı şehirlerde, bazı kişiler, kişisel hazımsızlıkları ya da sosyal ve iş yaşamında rakiplerini zora sokmak amacıyla gerçek dışı iftiralar ve abartılı sözlerle başkalarını yıpratma yoluna başvurabiliyor. Bu tür asılsız söylentiler, hedef alınan kişilerin yaşamlarını ciddi anlamda zorlaştırabiliyor. “Kalbi kararmış, kötü niyetli insanlar” tarafından başlatılan bu iftiralar, zamanla yayılarak hedefteki kişinin hem sosyal çevresiyle hem de mesleki itibarında sorunlara yol açıyor. Dahası, iyi niyetli insanlar bile bu iftiralara inanarak suçlanan kişilere tavır alabiliyor.
Bu tür iftiraların farklı türleri olabiliyor: Kimi zaman, hedef alınan kişinin mesleğinde yüksek ücretler aldığı iddia edilerek kıskançlık uyandırılıyor; kimi zaman, çevresinde varlıklı insanlarla arkadaşlık ettiği ileri sürülerek eleştiriliyor; bazen de tamamen asılsız bir şekilde maddi sıkıntı içinde olduğu söylenerek yalnızlaştırılmaya çalışılıyor. Ne yazık ki, bu süreçte iftirayı başlatan kişi genellikle ortada görünmüyor, ancak kulaktan kulağa yayılan söylentiler hedef alınan kişinin hayatını altüst ediyor.
Daha da kötüsü, kalbi kararmış bazı insanlar, hedefteki kişinin maddi durumu iyi olduğu zaman yakınında durup ondan faydalanmaya çalışırken, aynı kişinin mali durumu bozulduğunda yanından çekiliyor. Üstelik, ayrıldıktan sonra bir de çirkin iftiralarla o kişiyi başkalarına kötülemeye ve yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Bazı durumlarda, bu kötü niyetli insanlar hedefteki kişinin iş bağlantılarını ve fırsatlarını kendi lehlerine çevirmeye ya da başkalarına yönlendirmeye uğraşıyor. Tüm bu kötülüklerin ortak amacı, hedefteki insanı maddi ve manevi açıdan zayıflatmak.
Sonuç olarak, bu asılsız şehir efsaneleri, hedef alınan kişinin çevresindeki insanlar tarafından bazen bilerek, bazen safça, bazen de abartılı bir şekilde gerçekmiş gibi yayılıyor. En üzücü olan ise, bu süreçte bazı insanların eleştirecek bir nokta bulduklarında kötülükten haz duyması, iyi niyetli kişilerin ise bu asılsız iddialara inanarak hedefteki kişiye tavır alması oluyor. Bu yüzden, duyduğumuz her söylentinin gerçek olmayabileceğini aklımızda tutmalı ve bu tür iftiralara karşı daha temkinli olmalıyız.
Gönlünüz ve kalbiniz, şehir efsanelerine kapılıp insanlara haksızlık etmeyen, gerçeklere sadık kalan insanlarla dolu olsun.