İnsanlar gözlerini dünyaya bebek olarak açtıklarında melek gibi günahsızdır. Ama yaşları büyüdükçe ailelerinden, çevrelerinden etkilenerek iyi ya da kötü insan olurlar.
Bazıları da iyi insan olarak yaşamlarını sürdürürken özellikle çevrelerindekilerin yakınlarının kötülükleri sonunda yanlışlıklar yapmaya ve yanlış hayatlara sürükleniyor.
Kadınlar ise daha duygusal olduklarından daha kolay maddi manevi istismarlara uğruyorlar.
En yakınlarından, çevrelerinden kötülükleri üst üste görüp zarar gören bu kadınlarda güven sendromu yanlış çizgilerde başgösterebiliyor. Hiç güvenilmeyecek olan ve aslında kendisini devamlı olarak etraflarında tutmak isteyenlere bütün hayatlarını deşifre edince, tuzağa kolayca düşüp tamamen esir oluyorlar. Kendilerinin iyiliğini düşünenlere ise güvensizlik göstererek daha zorluklara düşürüyorlar.
Böyle güven medcezirleri yaşayan kadınlar cetvellerinde kendilerinden maddi manevi beklentiler bulunanlar tarafından adeta kışkırtılarak zarar görmemesi için doğruları söyleyenlere yalan söyleyebilecek kadar kalplerini karartabiliyorlar.
Bu kadınlar böylece hem birileri tarafından maddi manevi istismara devam edilip hem de kendilerine gösterilen doğrulara dahi tepki gösterebiliyor.
Böyle gölge etki altında tutulan kadınlar kendilerini özgür sanıp kendisini yanlışlar yapmaya sürükleyenler tarafından yalana bulaştırılıyor.
Bazıları gibi söylediklerini söylemedim deyip inkar etmeler söylemediklerini söyledim diyerek karşısındaki insanı hayal kırıklığına güvensizliklere uçsuz bucaksız moralsizliklere sürüklüyorlar.
Bazen de söyledikleri için karşısındakine sen yanlış anlamışsın diyerek yalanına beyaz bir kılıf bulmaya çalışıyorlar.
Son yıllarda yaşamımızda yalan rüzgarları o kadar çok sert eser oldu ki yalanı hayatlarında barındırmayan insanlarda hasarlar büyük oluyor.
Söylediklerini inkar edenler kendi kişiliklerinin ne kadar erozyona uğradığının farkına varmıyorlar bile.
Bu durum bazılarının yaptığı bir yanlışı arttırıyor, bir nevi yanlışa yanlışla karşılık vermek gibi olan da karşısındaki konuşurken fark etmeden sesini gerek telefonda gerekse yüzyüze iken kaydetmeleri.
Dürüstçe olmayan bu hareket bile sözlerini inkar edenlerin yanında masumane kalıyor.
Unutulmaması gereken yalanlar yalanları inkârlar inkarları tetikler. Bunun sonu iftira atmalara iftiralara inanmaya riyalara kadar uzanır.
Bazı insanlar özellikle de birtakım nedenlerden özel zaaflarını durumlarını destek istemek için söyledikleri kendilerinidaha çok yanlışa iterek maddi manevi istismarlarına devam etmek isteyen ve böylece etraflarında tutmak isteyen kötü kalpli insanlar yerine, kendi kalplerini ve vicdanlarını dinledikleri takdirde hem kendilerini yanlışlardan yalanlardan kurtarmış olacaklar hem de yalan söyleyip iftira attıkları üzdükleri insanlara kötülük yapmamış olacaklar.
Çünkü sevgi ve dürüstlük emek ister iyi kalplilik ister.
Gönlünüz dostluk ve spor olsun.