İnsanı sosyal yaşamda ayakta tutan dinamikler vardır.
İnsan yaradılış yapısı olarak zaman zaman yaşadığı olaylardan etkilenerek moral motivasyonunda düşüşler yaşayabilir.
Bunun sebebi olarak kişinin kendisinin ruhsal durumu da olabilir ya da çevresinde o kişiden maddi manevi menfaat umanların etkisi olabilir.
Bu iki sebepten birisinden etkilenenlerde bıkkınlık yorgunluk boşvermişlik umutsuzluk özgüven eksikliği vazgeçmişlik duygularını görürüz.
Nedeni ne olursa olsun kişinin duygusal inişlerinde düşüşlerinde kendi değerini hatırlaması başardıklarını hatırlaması ile silkinip çıkışa yönelip tekrardan başlayabilir.
Bütün bu ters rüzgarları lehine çevirebilmek, insanın dünyaya gözünü açıp kendisini bilmeye başlamasından itibaren yaşam mücadelesini neleri yaptığını yaşam nedenini sorgulaması aldığı nefesin içtiği suyun kıymetini anımsaması moralsizliklerini üzerinden atıp yaşamın değerini tekrardan anlayıp kişisel sosyal kıpırdanması ile sonuçlanır.
Yaşamın değerinin yaşamsal sevince dönüşmesi ise kişinin dirayeti iradesi hayata bakış felsefesiyle eşgüdümlüdür.
Tabiatsal felaket veya ailesel üzüntü yaşamış bir kadın kendisini her an her konuda azarlayan aşağılayan kendisinin mesleki başarılarını ve sosyal konumunu unutturarak bir nevi esir alınarak maddi manevi istismar edildiği çevresine bir şekilde girmiş insanın hegamonyasından ancak kendisinin değerini yaşamın kıymetini anlayarak kurulabilir.
Bunun için bir mucizeye gerek yoktur sadece yaşamın manevi gücünü hatırlaması ve bununla birlikte yaşama sevincini yakalaması ve bir daha bırakmaması ile mümkün olacaktır.
Gönlünüz ve kalbiniz yaşam sevinciyle dolsun ve yaşam sevincinin kıymetini bilenlerle olsun.