“Üç Tarz-ı Siyaset”, meşhur Türkçü münevver Akçuraoğlu Yusuf Bey’in 1904 senesinde, tam da devletin ve ülkenin ömrünün tartışıldığı günlerde, kaleme aldığı ve tabiri caizse gündeme, “bomba gibi” düşen eseridir. Herhalde tarihimizde bunun kadar tesirli ve üzerinde çok konuşulan, çok tartışılan bir makale pek azdır. Yusuf Akçura bu makalesinde, Osmanlı Türkiye’sinde 19. Asırda kurtuluş reçetesi olarak öne sürülen Osmanlıcılık ve İslamcılık siyasetine alternatif olarak Türkçülük siyasetini önerir ve bu tezi savunur. Ve tarihsel gelişmelerin de etkisi neticesinde, Türkçülük, hakikaten de Meşrutiyet-İttihat Terakki döneminin ve devamında yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ana ideolojisi olarak benimsenir, ta 1980’li yıllara kadar…
Ben burada Türkiye’nin hangi tarz-ı siyaset yolunu izlediğini, izlemesi gerektiğini söyleyecek, tartışacak değilim. Elbette gerektiğinde bu konuda da fikir beyan ederiz, etmeliyiz de. Amma ve lakin, şimdi Antalya’da reel siyasetin hangi sosyo-politik kavramlar üzerine oturduğunu tartışmakla yetineceğim.
Evvela “Antalyalılık”
Benim gördüğüm kadarıyla Antalya’da tutulan siyasi tariklerden birisi “mikro milliyetçilik” diye de tanımlanabilen bir kavram olarak “Antalyalılık” tarz-ı siyasetidir. Bir siyasi partiye il başkanı mı aranıyor, “Antalyalı” olmalı. Bir kuruma müdür mü aranıyor, “Antalyalı” olmalı. Nedir Antalyalılık peki? Kendisi değil, babası bile değil, babanın babası ve onun da babası mutlaka Antalya’da doğmuş olacak. Yani 19. asrın ortalarında veya sonlarında dedelerden birinin bu şehirde doğması gerekiyor. Bu kavram, bazen aleni, bazen de alttan alta dillendiriliyor ve bir tarz-ı siyaset olarak masa üstünde tutuluyor. Peki böylesine göç alan, dünyaya açık bir metropolde bu tarz-ı siyasetin lüzumu ve uygulama imkanı var mıdır? Bu soru hakikaten cevaplanmayı bekliyor. Ama şu kadarını söyleyeyim, realize edilmesi güç ve her geçen gün daha da güçleşen bir tarz-ı siyaset.
İslamcı-Muhafazakar-Milliyetçi yol
Antalya’da izlenen bir diğer tarz-ı siyaset yolu da, İslamcı-muhafazakar-milliyetçipolitik duruştur. Her ne kadar İslamcı-muhafazakar gelenek Ak Parti içinde konsolide edilmiş gibi görünüyorsa da, Saadet Partisi gibi, Süleymancılar Cemaati gibi Ak Parti dışında duran İslami sosyal kesimlerin bu şehirde olduğu bir realite. İslamcı-muhafazakâr siyasal geleneğin ülkemiz genelinde bir karşılığı olduğu çok açık. Zaten ülkemizi 17 senedir ağırlıklı olarak bu gelenekten gelen siyasi ve bürokratik kadrolar yönetiyor ve son yıllarda her seçimden ciddi bir başarı ile çıktıkları ortada.
Ama ben yine de İslamcı-muhafazakâr siyasi geleneğin bir tarz-ı siyaset tariki olarak Antalya’da toplumsal karşılığının zayıf olduğunu ve gelecekte etkisinin daha da azalacağını düşünüyorum. Bu tespitimin birkaç sebebi var; a-) Antalya çok fazla göç alan bir şehir ve bu şehre göç yoluyla gelen insanların kahir ekseriyeti seküler dünya görüşüne sahip orta sınıf ailelerden müteşekkil. Yani Antalya, Orta Anadolu’nun ve taşranın dar-sıkıcı sosyal ikliminden daha özgür bir yaşama kaçmak isteyen kesimler için adeta bir sığınak, bir liman.
Antalya’nın farkı
b-) Antalya’da yaşayan nüfusun önemli bir kesimi seküler yaşam biçimine çok fazla yatkın ve bu noktadan asla taviz vermek istemiyorlar. Aç kalmaya, susuz kalmaya, yoksul bir yaşam sürmeye bile razı olan, ama giyim kuşamına, yiyip içtiğine, çalıp söylediğine, yani yaşam biçimine ve tercihine asla karışılmasını istemeyen çok ciddi bir nüfus yaşıyor Antalya’da. Üstelik bu tespitim sadece Antalya’nın merkezini kapsamıyor, neredeyse bütün ilçelerini de kapsayan bir somut durumdan söz ediyorum.
c-) Antalya’daki iki sosyo-politik hat, merkez sağ ve ülkücü/ milliyetçi siyasi cereyanlar, Anadolu’nun iç kesimlerinin aksine, seküler bir dünya görüşüne ve yaşam biçimine çok daha yatkındır ve sırf bu nedenle; CHP’ye oy vermekte pek zorlanmazlar. Ya da şöyle ifade etmeye çalışalım; sözünü ettiğim bu iki kesim, örneğin Kayseri’de, Erzurum’da, Maraş’ta vs. Ak Parti’ye oy vermeyi tercih ederken, Antalya ölçeğinde, eğer Ak Parti ile CHP arasında bir tercihle karşı karşıya kalırsa, tercihi büyük oranda CHP oluyor. Bu tez geçen yıllarda yapılan bazı seçimlerde ve referandum oylamalarında test edildi, merak edenler açıp bakabilirler.
Devamı yarın..
Antalyalılık tarz-ı siyasetin oluşmasına neden Antalya ya gelen göçler sonrasında göç edenlerin burada dernekler kurarak her yere nüfus etmeye çalışmalarının sonucunda koruma refleksi olarak oluşmuş olduğunu düşünüyorum. Örneğin Antalya da Burdurlular derneği var. Bir sivil toplum kuruluşudur fakat altında her partiden her makamdan kontenjan istenmektedir. Bunu onlar yapmaya bilir fakat yapanlar var bilinmektedir. Bu gibi nedenlerle korunma amacıyla oluştuğunu düşünüyorum Antalyalılık tarz-ı siyaseti ve bunuda siz çok iyi bilirsiniz