“Tamamen şeffaf olan deniz melekleri çok küçük oluyorlar. Bu sebeple onlara ‘deniz perileri’ demek daha doğru aslında. En büyük türleri 5 cm olan deniz melekleri, deniz kelebekleri denilen küçük canlılarla beslenir. Ağızlarındaki dokunaçlarıyla avlarını tutmayı başarırlar.
Evrimle zaman içinde dış kabuklarını kaybeden bu tür, yeni doğduğunda hala yumuşak bir kabukla doğar. Ancak bu geçici saydam kabuk birkaç günde yok olur. Oldukça nadir rastlanan bu muhteşem canlılar Rusya'nın kuzeyinde buzlu sularda yaşıyor. Tamamen jel yapılarıyla deniz analarını andıran bu canlılar kanatlarıyla yüzüyor. Yumuşakçalar familyasına ait bu tür okyanusun mücevheri sayılıyor.
Kuzey Buz Denizi'nde görüntülenen canlı adını, melek figürüne benzeyen bedeninden alıyor. Rusya'nın en kuzeyinde yer alan Novaya Zemlya bölgesinde çekilen videoda 2 deniz meleğinin okyanusun derinliklerinde eş olarak yüzdükleri görülüyor. Biyolog Alexander Semenov tarafından kaydedilen görüntülerde bir çift deniz meleği görülüyor. Aslında bu görüntü, onların eşleşme ve çiftleşme danslarına ait.”
Her canlı tür bizim adına sanat dediğimiz kendini ifade etme şekli, onların doğası gereği uyguladıkları doğal ritüellerdir. Deniz melekleri de danslarıyla kendilerini birbirlerine anlatıyorlar. Doğada her canlının kendini anlatma şekli kendi ritüellerini yaratmıştır. İnsansa kendini anlatmak için sanata sığınmıştır. Müzikle, şiirlerle, çizgilerle, renklerle, dansla, yazıyla, taşları yontarak, çamura şekil vererek anlatmıştır. Sevdasını, hasretlerini, mutluluklarını, öfkesini anlatan dili bulmuş adına da sanat demiştir.