Bu yıl yaz tatilimizin bir kısmını Çanakkale’de geçirdik. Ortaokul öğrencisi çocuklarım sosyal bilgileri dersinde öğrendikleri ve her yıl yapılan anma törenlerinde anlatılanlardan etkilendikleri için görmek istemişlerdi. Daha önce ziyaret etmiş olmamıza rağmen keyifle bir kez daha görme fırsatımız oldu.
Keyifle diyorum, çünkü o toprakları görme, o topraklarda yaşananları dinleme ve hissetmenin duygusallığına kapılmak bana çok iyi geliyor. Kitaplarda okudukları bilgilerin geçtiği yerleri gördükçe, anlatılanları dinledikçe çocuklar da duygu seline kapıldılar. Boğazdan Eceabat’a geçerken okudukları şu dizelerin:
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Ve İstiklal Marşımızda okudukları şu dörtlüğün ne anlama geldiğini bizzat gördüler:
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Etkilenmemek mümkün değil. Tespit edilen birçok şehitlik var. Hala yeni şehitlikler tespit ediliyor. Belki bastıkları yerde bir şehit yatıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün saatinin şarapnel parçası ile kırıldığı yerin yeni konumu, yeni tespit edilmiş.
Dünya’nın farklı milletlerinden askerler getirilip bize karşı savaştırılmış.
Yokluk içinde, zor şartlarda savaşlar yapılmış.
İstanbul’dan üniversite öğrencileri, lise çocukları savaşa katılmış.
Tetiği çeken parmak uçmuş gitmiş.
Kurşunlar havada çarpışmış.
İngilizler uçaklardan savaş suçu sayılacak topuk delen çivileri atmış.
Sekiz metre mesafede siperler var.
Salgın hastalıklar.
Kar, yağmur, sel, sıcak.
Seyit Onbaşı’nın kaldırdığı 215 kg ağırlığındaki top mermisi.
Hatıralara sahip çıkamayarak Çanakkale Savaşlarından kalan topların hurda fiyatına Yahudilere satılması.
Çalınıp götürülen tarihi eserler.
Daha 2022 yılında balıkçıların denizden çıkardıkları mermi sepetleri. Daha neler neler...
Günlüklerden edinilen bilgiler, hatıralar, tarihi kayıtlar anlatıldıkça ister istemez gözlerden yaşlar akıyor.
Anadolu’nun her yerinden şehit var. Örneğin 57. Alay’dan verdiğimiz şehitler. Bu toprakların asla bölünemeyeceğini gösteriyor.
Sadece birkaç saate sığan gezi bile etkilenmek için yeterli. Ancak daha da detayını bilmek ve araştırmak gerekiyor. Bilinenleri gençlerimize öğretmemiz gerekiyor.
Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığımıza büyük görevler düşüyor.
Bana göre gençlerimizin Çanakkale’yi ziyaret etmelerinin teşvik edilmesi yeterli değil. Onların öğretmenleri de teşvik edilmeli. Özellikle sosyal bilgiler, tarih, coğrafya gibi derslerin öğretmenleri mutlaka bu toprakları görmeli, yaşananları bilmeli. Çanakkale Savaşlarını öğrencilerine yaşayarak anlatabilmeli.
Ziyaret edilmeden, duygusallık içinde anlatılamayan Çanakkale Savaşları yavan bir tat verecektir. Bu konuda hepimiz gerekli sorumluluğu üstlenmeliyiz.