Türkiye’de yaklaşık 14 milyon ton ile en fazla üretilen sebze türü domatestir. Sadece ülkemizde değil, dünya genelinde en fazla domates üretilir. En fazla üretilen, en fazla tüketilen, üzerinde en fazla çalışılan, en fazla çeşidin bulunduğu sebze türü de domatestir.
Domatesin ekonomik çark içindeki etkisi de büyüktür. Eğer üretilen domates miktarı piyasanın ihtiyacını karşılayamayacak durumda olursa diğer sebzelerin fiyatlarının oluşmasında da etkilidir.
Bu denli önemli bir sebzenin üretimini sınırlandıran bazı önemli faktörler var. Bunların en başında hastalık ve zararlılar geliyor. Özellikle virüs hastalıkları son yıllarda çiftçilerin baş belası diyebiliriz. Bazı üreticilerin virüs ve bakteri hastalıklarından dolayı başka sebze türlerini tercih ediyorlar. Bu sebzelerde virüs yok mu? Var. Örneğin biber…
Açıkta ve serada yapılan domates üretimini sınırlandıran en büyük faktör nedir denilse, en başa artık virüs hastalıkları yazılır. Özellikle “domates kahverengi buruşukluk virüsü ToBRFV” biraz daha ünlenmiş durumda. Diğer virüs hastalıkları virüs etmenin gölgesinde kalmış gibi duruyor. Ama onlar da az bela değil.
Peki bu virüsün kaynağı nedir?
Öncelikle virüs hastalıkları nasıl yayılıyor, bunlara bakmak gerekiyor. Virüs hastalıklarının genetik kaynaklı olduğunu, yani tohumla taşınmanın en büyük sebep olduğunu bilmemiz gerekiyor. Yani üretime konu olan çeşitler virüs etmenleri ile bulaşık olabilir.
Diğer yayılma alanı ise herhangi bir vektör aracılığıyla. Bu mekanik bir vektör de olabilir, canlı bir vektör de olabilir. Yani herhangi bir alet-edevatla taşınabildiği gibi, bazı böceklerle, üreticilerin kendileri tarafından da taşınabilir.
Domates üretimi yapılan bölgelerde, virüsün sebebi her ne kadar ilan edilmese de üretici kaynaklı algısı oluşmuş. Bu kısmı hafife almamak gerekiyor, bunu anlayabiliyoruz.
Peki tohumla taşınmaya ne diyeceğiz?
Birkaç yıl önce sera alanlarını gezerken ToBRFV virüsü her yerde, sebebi fide mi, tohum mu, üretici kaynaklı mı diye bir sosyal medya paylaşımı yapmıştım. Birkaç gün sonra denetim yapması gerekenlerden bir yazı gelmişti. Virüs tespitini nasıl yaptığımı sormuşlardı. Bunlara ithafen geçtiğimiz günlerde X hesabımdan bir yorum yaptım. Onu okusunlar.
Şubat ayında basına bir haber düştü. Başlık şu: “Tarımı yok eden virüslü domates alarmı: Bakanlık harekete geçti”
Allah Allah, nasıl olmuş bu? Tabii ki DENETİM ile.
Haber içerisinde Çin, Hindistan ve Tayland’dan gelen domates tohumlarında “benekli mozaik virüsü”(ToMMV) ve “kahverengi buruşukluk meyve virüsü”(ToBRFV)tespit edildi deniliyor.
Hatta bu virüslerin 2021 yılında İsrail’de görülerek ülkenin seracılık faaliyetlerini neredeyse durma noktasına getirdiğinden bahsediliyor. Ve haberde yer alan bilgiye göre 1.5 ayda 6 defa virüslü tohum yakalamışız.
Türkiye’de tohum satmak isteyen firmalar, tohum üretimini ekonomik nedenlerle yurt dışında yaptırıyorlar. Üretim yapılan yerlerden gelen tohumlara dikkat diyoruz. Her firmayı an altında bırakamayız. Devletimiz DENETİM ile soruna çözüm getirebilir. Belki de ekonomik desteklerle tohum üretimi yurt içinde yapılabilmeli. Mutlaka yerinde denetimler önemli.
Fazla uzatmadan konuyla ilgili son sözlerimizi söyleyelim.
Türkiye’miz büyük ve güçlü bir devlettir. Bu tür sorunlarla rahatlıkla baş eder. Sadece görevini yapmayanları, görev yapılamamasının sebeplerini ortadan kaldırmalıdır. Tamam efendimcilere, her şey çok güzelcilere dikkat edilsin.
Bakanlığımız hareket geçti, virüsün temel kaynaklarını tespit etti. Neymiş efendim, etkili bir DENETİM sonuç veriyormuş.
Sırada bazı bakteri hasatlıkları neden olmasın?