Dikkat! Bu yazı bazı mesajlar içerir…
Yazımın başlığında hem olumlu hem de olumsuz bazı kavramlar var. Bu kavramlar insana ait olan değerlerdir. Son günlerin hatırına içimdeki sesleri yazıya dökmek istedim. Baş sallamak, görmezden gelmek, enayi gibi hissetmek yerine, görülmediklerini düşünenlere görüldüklerini sobelemek gerekirdi. Belki iyiliğe de katkımız olur.
İnsan denilen canlı en güzel hasletleri barındırdığında bir melektir. Bir dosttur, bir candır, gönüldaştır, yoldaştır, sevgidir, merhamettir, ahlaktır. Kısaca İNSANDIR.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan bir konuşmasında “İnsan, negatif ve pozitif yönlerin karışımından oluşmuş bir varlıktır.” diyor. Negatif yönler ortaya çıkmaya başladığında ise en kötü yaratık haline bile dönebiliyor.
İnsan ve insana insan olma vasfı kazandıran değerler hakkında her zaman bir şeyler söylenir, yazılır, çizilir, tartışılır.
İyilik yapan birisi olmak bunlardan birisidir. İnsana iyilik yapmak ne de yakışır. Büyüklerimiz güzel söylemiş: “İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.”
Bu sözden iyilerin illaki bir gün kazanacağı sonucunu çıkarabiliriz. İyi bir insana da iyilik yapmak yaraşır. Her ne kadar yapılan iyilikler kötülük olarak geri dönse de ve kısa zamanda iyilik yapmak cezaya dönüşse de iyilik yapmaktan vazgeçmemek gerekir.
Ancak unutmayalım. İyilik yaparken seç(e)memek de bir acizliktir. Yaşanmışlıklar bunu göstermeli. Tecrübelerimize ihanet etmemeliyiz.
Biliriz ki “edep sahibi yalnızca iyiliklerden zevk alır.” Ya edepsizse!!!
Doğru söz söylemek bir başka değerdir. Yani yalancı olmamak. Doğru söz söyleyen kişi güvenilirdir. Dürüsttür. Dürüst insan güven verir. Dokuz köyden kovulsan da doğru olmaktan korkmamak gerekir.
“Hiçbir miras doğruluk kadar zengin değildir.” sözü bu işin özetidir. Ya dürüstlük için söylenen şu söze ne demeli:
“Dürüstlük bedenindeki ruha verilen hükümdarlıktır. Taviz verirsen kendi hükümdarlığında köle olursun.”
Diyor ki dürüstlükten ödün verirsen nefsine yenilirsin. Nefsine yenilirsen hükümdar değil köle olursun.
Eskitirsin. Neyi mi? Neyi kullanırsan…
Kendini kontrol edemeyenler başkasının kendi adına kontrol sağlamasını istiyorlar. Yani kendinde insan olmanın gücünü bulmak yerine başkasının gücünü istiyorlar. Bilmiyorlar ki güçlü olmanın türlü yolları vardır. Ancak dürüst olmanın bir tek yolu var.
O zaman boşuna söylenmemiş: “Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.”Dürüst insan ahlaklı insandır. Ahlaklı insan deyince, altına insanı insan yapan bütün kavramları sıralayabiliriz.
Victor Hugo ne güzel söylemiş: “Yalan zeka işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullan da dürüst olmayı dene.”
Eyy Victor Hugo, hem yalancı, hem dürüst değil, hem nankör, hem zekasız, hem de cesaretsizse ne olacak?
Oyuncak mı dedin?
Farsçadan gelen “nankör” kelimesi. Alın size insanlık dışı bir kavram daha. Nankör olmayan insan iyi bir insandır. Üzerine bilimsel makaleler yazılan nankörlük için şu cümle her şeyi sabitliyor: “Nankörlük, esasen insandaki birçok olumsuz davranıştan kaynaklandığı gibi pek çok olumsuz davranışın oluşmasına da kaynaklık edebilen bir davranış problemi olarak karşımıza çıkmaktadır.”
İnsani değerlerin yokluğu ya da varlığını nerede mi arayalım? Bu işin mesleği, az okumuşu, çok okumuşu, bilim adamı, dindarı dinsizi diye bir ayrımı yok. Yokluğunda insan yok, varlığında güzellikler hakim.
Yazının sonunda kötülüklere karşı Yüce Mevla’nın bir ayetinin meali aklıma geldi. Bakara Suresi 179. Ayette insanlara bir mesaj veriliyor.
Ey aklı erenler, özü sözü temiz kimseler, korunmanız, sakınmanız için kısasta size hayat var (Abdulbaki Gölpınarlı Meali).
Allah idrak kaybı verip kısasta ölçüyü kaybettirmesin.