Sebze fiyatlarının tüketiciler açısından cep yaktığı günlerden geçiyoruz. Nasıl yakmasın ki!
Taze fasulye 80 lirayı gördü.
Bezelyenin bu haftaki fiyatı 20 lira iken, taze bakla 10 liraydı.
Domates tiplerine göre fiyatlar değişmekle beraber, fazla tüketilen geleneksel domateslerimiz 30 lirayı çoktan aştı.
Pazar fiyatı rekor kıran sebzelerden birisi de biber.
Bir adet kök kerevize pazar günü 8 lira ödedik.
Yeşillikler olarak isimlendirdiğimiz yaprağı tüketilen sebzeler adeta cep yaktılar.
Bir adet, bir kilo olmayan marulun fiyatı 20 lira olunca hepimiz şaşırdık.
Maydanoz, dereotu, semizotu, nane, lahana, brokoli ve benzeri sebzelerin fiyatları yine yüksekten devam etti.
Ancak bu hafta pazartesi günü ne olduysa birden fiyatlar düşüşe geçti. Ne olduysa ifadesini de bir anda düştüğü için kullanıyorum.
Evet, havalar ısınmaya başladı. Sıcaklıkların artmasıyla soğuk kış aylarının etkisi kırılmaya başlayacak. Soğuklardan dolayı azalan üretimde artışlar meydana gelecek. Oluşan ürün fazlalığı ise fiyatların düşmesine yol açacak.
Pazartesi günü yaşanan bir anda fiyat düşmesinin sebebi ürün fazlalığından mı? Bundan emin değilim. Bu konudaki görüşümü yazının sonunda bir cümle ile ifade etmeye çalışacağım.
Bu noktada tekrar dikkatleri üretici maliyetlerine çekmek istiyorum. Üretici maliyetlerindeki artış tüketici fiyatlarındaki artışın gölgesinde kalıyor.
Üretimin vazgeçilmezi gübreler artmaya devam ediyor. 25 kg’lık bir gübre torbasının fiyatı bin lirayı aşmış durumda.
Fide fiyatlarını lütfen görelim. Seralarda yapılan domates, patlıcan vb. sebzelerin üretiminde aşılı fide kullanılıyor. Bir adet aşılı fidenin maliyeti 8-10 TL’ye ulaşmış durumda. Bu maliyetler ile yapılacak üretimde, çiftçinin düşünülmesi gerektiğini gösteriyor.
Şöyle düşünelim, fide fiyatı 0.65 TL olan marulun üretim maliyeti, fide dikim ve bakım işlemleriyle beraber 1 lirayı aşar. Üretici bunu kaç liraya satabilir? Maliyetine, yani 1 liraya satsalar pazardaki fiyat 3-4 katı fazla oluyor. Aynı durum diğer sebzeler için de geçerli.
Hava sıcaklıklarının artmasıyla fiyatların düşeceği muhakkak. Ancak nereye kadar düşecek? Üreticinin zarar eşiğinin altına düşerse ne olacak? Bitkilere bakılmayacak veya sökülecek. Bu durumda fiyatlar yeniden yükselecek.
Hal böyle olunca, küresel ekonomik sorunların hızla arttığı günümüz koşullarında maliyetler üzerinden önlemler alınmalıdır. Hem üreticiler hem de tüketiciler mağdur edilmemelidir.
Ayrıca üreticiler açısından bir konunun daha altını çizmemiz gerekiyor. Bu da üretici örgütlenmesinin yetersiz olduğudur.
Pazartesi günü fiyatların birden düştüğünü belirtmiştim. Bu noktada şunu ifade etmek isterim. Üreticilerin, “herhangi bir ürün almıyorum veya şu koşullarda alıyorum talebine karşı ben de satmıyorum” noktasına gelmesi gerekiyor.
Yani üreticiler mutlaka birlik halinde hareket edebilmelidir.