Üretim planlaması tarım sektörünün önemli problemlerinin en başında geliyor. Bugüne kadar hep söylenen, söylendikçe de yavaş yavaş hareket edilen bir sorundur üretim planlaması.
Üretim planlamasından bahsederken de hangi ürüne ne kadar ihtiyacımız var, bilinmeli ve buna göre üretim planlaması yapılmalıdır diyoruz. Hangi ürünlerde üretim fazlamız var, bunları ihraç edebilecek miyiz, bunları bilmeliyiz. Hangi ürünler bizim için stratejikse, asla ödün vermeden, planlama buna göre olmalıdır.
Son yıllarda birçok üründe desteklemeler yapıldı. Portakal bahçelerini sökerek nar diktik. Geldiğimiz aşamada para kazandırmayınca sökmeye başladık.
Yaptığımız fizibilite analizlerine göre hiç üretim yapılmayan bölgelerde kanolaya destek verelim dedik. Destekten yararlanan oldu mu, o da ayrı bir durum.
Muzu destekledik. Devasa muz seraları yaptık. Geldiğimiz noktada muzlarımız istediğimiz kadar kazandırmıyor. Avokado bahçeleri tesis ediyoruz. Şimdilik sorun yok gözüküyor. Ancak gelecekte ne olacak göreceğiz.
Bunları yaparken buğdayı ihmal ettik. Buğday üretimimiz azalmaya başladı.
Mısırı ihmal ettik.
Patatesi ihmal ettik.
Şeker pancar üretimi ve şeker fabrikalarına bağlı olarak şeker krizi ile karışılabiliriz.
Ayçiçeği üretimimiz azaldı.
Rusya-Ukrayna savaşı ayçiçeği ve buğdaydaki bağımlılığımızı ortaya koydu. Buğday ve ayçiçeği yağında Rusya ve Ukrayna’dan ithalat sıkıntıya girince, yurt içi piyasası alt üst oldu.
Diğer ülkelerde de benzeri sorunlar var. Fakat bizi onlar değil ülkemiz ilgilendiriyor. Türkiye’de yeterli yağ olmasına rağmen, kötü niyetliler bir günde ortamı karıştırmayı başardılar.
Peki, üretilebilen tarım ürünlerini neden ithal ediyoruz? Ülkemizde hemen hemen bütün tarım ürünlerini yetiştirebiliyoruz. İhraç edemezsek de kendi ihtiyacımızı karşılamalıyız.
Diğer tahıllarda ve baklagillerde de önlemlerimizi almalıyız. Bu tür ürünleri yetiştiren çiftçiler, fazla kazanamadıklarından üretmeyi tercih etmiyorlar. Daha küçük alanlardan daha fazla gelir getiren ürünlere yöneliyorlar.
Tarım Bakanlığımız ve konuyla ilişkin diğer bakanlıklarımızın, bu konuda iyi bir planlama yapmaları gerekiyor.
Üretimi azalan stratejik ürünlere acilen desteklemeler yapılmalıdır. Ülkemizin ihtiyacı karşılanmalı, ihracat kozu olarak elimizde bulunmalıdır.
Seracılık, muz, avokado ve benzeri ürünlere yapılan desteklerden ziyade tahıllara, ayçiçeğine, baklagillere, patates ve benzerlerine desteklemeler güncellenmelidir.
Bakanlığımız kırsal kalkınma için farklı kalemlerde hibeler ve teşvikler sağlamaktadır. Tarımın kalkınması adına güzel bir yaklaşım. Ancak bu desteklerin projelerini bazı profesyoneller hazırlıyor. Desteği alanlar üzerinden bunlara önemli miktarda paralar aktarıldığını duyuyoruz. Buna da bir çözüm bulunmalıdır. Bu ücretler çiftçiye dağıtılmalıdır.
Özellikle Kovid salgını başladığından bu yana gıda krizi yaşanacağı sürekli dillendiriliyor. Küresel ısınma da bu konuya iliştiriliyor ve gıda krizinin kaçınılmaz olduğunu anlatıyorlar. Tarımcılar olarak da krizin ayak sesini duyabiliyoruz.
Rusya-Ukrayna savaşı bizi uyandırmış olmalı. Gelen krizler tek başına gelmiyor. Hepsi birleşip gelecek, kendini gösterdi.
Bu savaş ekonomik krizi getirdi bile. Dolar, altın, petrol fiyatları hızla tırmanıyor.
ABD, Salı günü akşam saatlerinde Rusya’dan petrol ithalatını ambargoya dahil etti. Bu da petrol fiyatlarının daha da artacağını gösteriyor. Petrol fiyatlarının artması, petrole bağlı bütün ürünlerin fiyatını etkileyecektir. Bu da tarımsal üretimi olumsuz etkileyecektir.
Tarım sektörünün durmaması için tarım desteklerini öncelikli ürünlere çevirmeliyiz.