Geçtiğimiz Mart ayından bu yana maske-mesafe-hijyen kurallarına uyarak denizinden, alıveriş merkezlerine, balık tutmaktan antik kent ziyaretlerine kadar birçok ziyaretim ve faaliyetim oldu. Fazla abartmadan ve kurallara uyarak sağlıklı şekilde bugünlere kadar geldik.
Kıramadığım küçük bir aile toplantısında maske kuralını çiğnemek durumunda kaldım. Bunun hata olduğunu bile bile yaptım. Yapmak durumunda kaldım.
İster mahalle baskısı deyin…
İster akraba baskısı deyin…
Çok dikkatli ve titiz olmaya çalıştığınız zaman adınız “pimpirikli” ye çıkıyor. Belki de pimpirikli diye anılmaktan çekindiğim için…
İşte bir anlık gaflet ve sonucu: Kovid +
O toplantının ardından ilk belirti veren en yaşlımız oldu. Kendisini bir hastaneye başvurması için büyük çabalamaya rağmen 3-5 gün sonra ikna edebildim. Ve aynı evde yaşayan biri genç, iki kişi Kovid çıktı. Genç olanda hiçbir belirti bile yok.
Artık gün saymaya başladık. 1. gün, 2. gün, 3. gün, 4. gün…
İlk vakaların ardından o gün orada bulunanlardan birer birer haber gelmeye başladı. Hep aynı son…
Ve nihayet 1 Aralık gecesi şiddetli bir üşüme ve baş ağrısı ile gecem zindan oldu. Ertesi gün Kepez Devlet Hastanesi Pandemi kısmına başvurduk. Her taraf rahatsızlık belirtileriyle gelenlerle doluydu. Bu tarihlerde Antalya’da artış oranı %100 idi.
Sağlık Bakanlığımızın belirlemiş olduğu protokol gayet sağlam şekilde çalışıyor, şahidim. Kayıt sonrası ortaya çıkan belirtiler, temaslar, temaslılar kaydedildikten sonra önce kan örneği, sonra akciğer tomografisi istendi.
Sonuçlar değerlendirildikten sonra PCR testi talebi ilave ediliyor. Eğer belirtiler var ise, kan ve tomografi sonucunda herhangi bir şey çıkmasa da ilaçları kullanma talimatıyla birlikte teslim ediyorlar.
Peki tomografi ve kan analizini boşa mı yapıyorlar? Hayır. Bunu bizzat yaşadım. Doğruluk oranı % 60-70’lerde dolaşan PCR sonucuna kalmadan tespit edebilmek için. Buna şahsen tanığım. Kan analizimde ve tomografimde bulgular vardı.
Zaten o gece saat 24’e doğru, test sonucumun da pozitif olduğu bilgisi İl Sağlık Müdürlüğü tarafından iletildi. On günlük bir karantina sürecine tabi olum. Bu süreç içerisinde yaşadıklarıma örnekler vereyim de belki birilerine akıl parası olur, kurallara dikkat ederler.
Gece-gündüz üşüyorsunuz. Bu üşüme soğuktan üşüme gibi değil. Klima, elektrik sobası, doğalgaz çaresiz. Kütür kütür yanan odun sobası, yorgan battaniye ile birlikte ısıtamıyor.
Bir süre sonra bu üşüme gidiyor, bu sefer sırtınızdan ateş basıyor. Ha bu arada şiddetli baş ağrısı, bel ağrısı da sizle birlikte.
Öksürük başlıyor, ara ara gelirken birden art arda gelmeye başlıyor. Akciğeriniz ağzınıza gelecek gibi oluyor desem abartmış olmam.
Eklem yataklarınız, kaslarınız, eğe kemikleriniz ağrıyor. Elinizi vücudunuzda gezdirdiğiniz zaman, birisinin cımbızla etinizi asıldığını düşünüyorsunuz.
Bütün bunları bir-iki gün değil, aralıksız on gün boyunca çekiyorsunuz. Aileden bir odaya kapanarak soyutlanıyorsunuz. Her zaman taktığınız maske iğrenç bir koku vermeye başlıyor.
Tat ve koku hisleriniz gitmese de ağzınızın içine yeni kerpiç çamuru bırakılmış gibi oluyor. İştah gidiyor, yemek istemiyorsunuz, sıvı tüketeceksiniz ama sadece sıvı ile olmuyor.
Öksürüğe çare ararken kekik yağı da denersiniz, kekik suyu da. Harnup pekmezi de içersiniz, üzüm pekmezi de. Bazen sade, bazen sıcak su ile. Olmadı öksürük şurupları. Bir anda kesildi mi hayır…
En can alıcı yerini yazayım: Çocuklarınız, annem ve babam nasıl oldu diye kapıyı aralayıp sizi kontrol ediyor. Tükenmiş halinizle bir kez daha tükeniyorsunuz.
Nihayet Allah’ın izni ve yardımı, devletimizin destekleriyle sağlığımıza kavuştuk. Ayaktayız. Yıkmadı belki ama iyi sarstı. Ağır geçti.
Adınız pimpirikli mi olacak, varsın olsun. Hasta olmaktan daha iyidir. Aynı aile içerisinde bir şey olmaz, maskeye gerek yok diyenler oluyor. Kim ne derse desin, kimden ne geleceği belli değil. Maskeni tak, mesafeni ayarla ve sağlığını koru.
Hocam geçmiş olsun, bir daha ne sana nede sevdiklerine uğramasın inşallah. Sağlık ve afiyetlerinin devamını dilerim.
Hocam tesekkurler ve gecmis olsun dileklerimi iletirim .cok guzel anlatarak olayin ciddiyetine
Halil'im çok üzüldüm. Fakat iyileşmene de ziyadesiyle sevindim. "Bir musibet bin nasihatten evladır" İnşallah bu son olur. Bir daha böylesi bir musibet görmezsin. Uyarıcı bir özellik taşıyan metin de okuyanlarımıza ışık olacaktır. Tekrar gelmiş geçmiş olsun ...
Çok geçmiş olsun hocam. Uyarılarınız çok yerinde olmuş. Artık bu işin şakası kalmadı. Önlemlere muhakkak uyulmalı. Kim ne derse desin...
GEÇMİŞ OLSUN HOCAM ALLAHIM ŞİFA VERSİN ALLAHIM BİR DAHA GÖSTERMESİN