Bazen kendimize çok bakmaktan, kendimizi ön plana almaktan, kendimizi dünyanın merkezi olarak görmekten başka insanların varlığını görmede sınıfta kalırız. Bu şekilde davranarak başkalarına kelimenin tam anlamıyla yahut nereden bakarsan bak haksızlık etmiş oluruz.
Bazen kendimizi haklı görmekten, kendimizi ön saflara atmaktan ve dönen koskocaman dünyayı sadece kendimizden ibaret görmekten zalimleşen bir canavara dönüşürüz. Bu minvalde yaşayarak mal ve mülke önem veren bencil birey oluruz.
Bazen yanlış yapmada ısrarlı, hata etmede istikrarlı oluruz. Doğruyu konuşmaktan kendimizi imtina ederiz. Gerçeklerle yüzleşmekten tamamen kaçarız. İnsanlarla yüz yüze gelmemek için kendimizi korumaya alırız.
Bazen bile bile doğadaki savunmasız ve küçük canlılara eziyet ederiz. Çevreyi kirletir, ağaçların dallarını öylesine kırarız. Dili olmayan canlı ve bitkilere dünyayı yaşanmaz kılarız.
Bazen elimizden gelen bir yardımı yardıma muhtaç bir kimse için kullanmayız. Zengin durumdayken fakirleri düşünmeyiz. Huzur için atan kalbimizi paylaşmaktan sakınırız. Varken vermeyi bilmeyiz. Çokken bölüşmeyi aklımıza getirmeyiz.
Bazen yanı başımızdaki komşularımızın çığlıklarını duymamış gibi davranırız. Başka diyarlardaki acılara gözlerimizi kaparız. Kendi cennetimizde yaşarken başkalarının zor şartlarda yaşamalarını kendimize dert edinmeyiz.
Ve bazen insani duygulardan uzak, bize yakışmayan, bize bir yarar sağlamayan işlerin öznesi olmak için can atarız. Kendi gerçeklerimize bakıp kötü hâllerimizden sıyrılmaya çalışmayız. Kendimizi biricik ve ayrıcalıklı görmeye devam ederiz.