İflah olmaz, aynı doğru üzerinde devam etmez, bir arada durmaz, sağı soluna benzemez, keşkelerle dolu hayatlarımız vardır.
Tamam der yine aynı hataları papağan misali tekrarlarız. Bir daha yapmam deyip yine aynı yanlışlara kalın kalemlerle imza atarız. Filmi başa sara sara enerjimizi boş yere tüketiriz. Aynı sayfalarını okuya okuya elimizde sımsıkı tuttuğumuz ağırlık olarak hafif kitapların ağır kölesi oluruz.
Aslında defalarca yaptığımız şey, kendimizi kandırmaktan başka bir durum değildir. Kendimize yazık ede ede istemediğimiz alışkanlıkların esiri ve eseri oluruz. Kendimize söz vere vere pişmanlık dolu cümlelerin tanığı ve sanığı oluruz. Bir daha olmaz gibi kesinkes ifadeler söyleriz. Ders aldım cümlesini dilimizden eksik etmeyiz. Ancak gerçeklerimizi olduğu gibi kabul etmede büyük ve acı sıkıntılar yaşarız.
Başımıza gelenlerden ders almayız. Durmadan ve susmadan nutuk üstüne nutuk çekeriz. Her alanda yetkin olduğumuzu iddia ederiz. Herkese yardımcı olmak için nasihatlerde bulunuruz. Lakin yine aynı noktalarda durmaya devam ettiğimizi çok sonradan fark ederiz. Fark ettiğimizde de ipin ucunu metrelerce kaçırmış oluruz. Bu noktadayken son pişmanlığın da fayda etmeyeceğine istemesek de şahit oluruz..
Bile bile güzel ve sağlıklı geçmesi gereken hayatlarımıza kast ederiz. Göz göre göre iyi ve başarılı geçmesi gereken hayatlarımıza kara lekeler süreriz. Ettiklerimizi biçeriz.
Kendimiz için değil başkaları için bir yaşam idame etmeye çalışırız. Başkalarının işine koşarken işimizi yarım yamalak tamamlarız. Başkalarının dertleriyle dertlenmekten kendi sağlığımızı unuturuz. Başkalarının ağzına baka baka kendi dilimize yabancı kalırız. Başkaları mutlu olsun diye elimizden geleni yaparken kümeste beslediğimiz ve yumurtalarını afiyetle yediğimiz tavuklardan oluruz. Bu kısır, bu yakışsız, bu devamlı iflah olmaz hayatlarımız yüzünden dolu dolu ve verimli bir ömür yaşamayız ne yazık ki.