Eline her kalem alan yazar olamaz. Beyaz sayfalara âşık olmayan kimsenin yazarlığı geçicidir. Aynı şekilde birkaç duygusu olan şair olamaz. Maviye tutkun olmayan gözler, gökyüzünü mısra mısra ve canı gönülden dizemez. Yağmura sevdalı olmayan sözler, kelimeleri yan yana getiremez. Yazarlık da şairlik de ciddi sanatlardır ve yolculuklarına ciddiyetle devam ederler.
Birkaç kitap okuyup da ben yazarım diyenin yazarlığı yarına kalmaz. Birkaç şiir kitabı okuyup da ben de şairim diyenin şairliği balon misali söner. Zira yazar ve şair, hep öğrenme isteğiyle nefes alıp verebilmeli.
Yazar olan duyarlı olur. Başına gelen ve etrafında cereyan eden olaylar karşısında sesini (haklı olarak) yükseltir. Şair olan sevdiği için yüreğini ortaya koyup onun mutluluğu için fedakârlıklar yapar. Mutlu olmasa da mutlu eder. Sıkıntı yaşasa da sabreder. Acı tatsa da dayanır. Düşse de ayağa kalkar şair olan.
Yazar olan olumsuzluklarda ve aksi durumlarda başını kuma gömmez, gerçekleri olduğu gibi kâğıda döker. Şair olan hislerini ve kalbine hücum eden duyguları dize dize sağaltır. Paylaşmaktan yana olur ve dünyayı daha da yaşanılır kılmak için hareket eder şair.
Yazar olan edebiyata ciddiyetle sarılır ve yazdığı her satırın hakkını vermek için çaba gösterir. Şair olan şiiri hayatının her alanında canlı tutup şiire bir an bile olsa küsmez. Şiire bütüncül, şiire sevdayla sarılır.
Yazar olan söylemek istediklerini cesaretle ve kararlılıkla karalar. Kimseden çekinmez. Kimseyi hesaba katmaz yazarken. Şair olan şair olduğunu duruşu ve davranışlarıyla hissettirir. Şiirini icra ederken ruhunu verir. Şiirini tamamlamak için meşgul olur.
Dolayısıyla yazarlık ve şairlik emek isteyen iki güzide sanat ürünüdür. Bu ürünlerden mahsul toplamak için gayret ve uğraş her zaman gereklidir.