Zamlar sevimsizdir…
Hele bu zam, temel tüketim maddesi olduğu gibi hayatın devamının vazgeçilemezi olan su olursa temelli sevimsiz ve ciddi tepkiler görür.
Vazgeçebileceğimiz ürünlere yapılan zamlar belki hayat standartımızı bozabilir ama su gibi vazgeçilemez bir ürüne yapılırsa bunu ister istemez sorgularız.
“İlkesel anlamda, bırakın zam yapılmasını, su gibi bir ürünün topluma tek kuruş almadan en iyi ve sağlıklı şekilde ulaştırılmasını temel bir kamu görevi olarak gören ve kabul eden birisiyim…
Ancak neoliberal sisteme entegre olma uğruna kaynaklarımızı yalap şalap sermayeye peşkeş çeken ve böylece servet transferi yapan bu soygun sisteminden ne yazık ki suyun hikayesi de nasibini almaktadır.”
İçme ve kullanma suyumuzu kaynağından alıp evlerimize, iş yerlerimize kadar gelmesi için şebeke kuran ve suyun akışının sürekliliğini sağlayan kurum ASAT’tır…
Ancak ASAT Genel Kurulunca geçtiğimiz günlerde suya zam yapıldı.
Ve haklı olarak toplumsal tepkileri çekmekte gecikmedi.
Tekrar ediyorum, ben suyun tamamen parasız ve karşılıksız olarak tüketilmesinden yana tavrı olan biriyim…
Ancak, bir de masanın öte yanına geçip değerlendirme yapıldığında olayın “sistemden kaynaklı” farklı yanlarının da olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Sakın bu sözlerimden dolayı zammı savunduğum sanılmasın…
ASAT yetkilileri kendilerini savunacak yeterliliktedir ya da savunamazlar, bu onların bileceği bir şeydir…
Neyse gelelim masanın öteki yanına
SUYUN MALİYETİ
Antalya’da tükettiğimiz suyun tamamı “yer altı suyudur…”
Ve ASAT bu suyu 1300 kuyuya yaptığı sondajlarla çıkarmaktadır…
Bunun için de elektrik kullanmak zorunda…
Yani tükettiğimiz “suyun temel maliyetinin başında” elektrik tüketimi gelmektedir.
Öğrendiğim kadarı ile geçen ay CK Elektrik Dağıtım Şirketine ödenen para 150 milyon lira…
Bu rakamda Temmuz ayında uygulanacak olan yüzde 38’lik elektrik zammı yok.
Böylece elektrik dağıtımının özelleştirilmesi ile yapılan zamlar suyun üretimine de yansımakta ve bizler su faturasını öderken, aynı zamanda elektrik çarpmasına da uğruyoruz…
Suyun maliyeti sadece elektrik zammı ile yükselmiyor…
2 bin 993 çalışanının Temmuz maaşlarına yapılan zamlar bir başka maliyet unsuru…
Bu arada belirteyim ki, emekçilere verilen paranın daha yüksek olmasını isterim.
Keşke elektrik maliyeti sıfır olsa da o para hem çalışanlara dağıtılsa hem de tüketiciye yansıtılsa…
Ancak ortada bir gerçek var ki, ASAT, abonelerinden topladığı paralarla çalışanlarının maaşlarını ödüyor…
Bunların dışında akaryakıt, ulaşım ve iletişim gibi zorunlu giderlerdeki artışlar da suyun maliyetini artıran diğer unsurlar…
ASAT üzerinden yaptığım araştırmada bu etkenleri üst üste koyduğumuzda bir metreküp suyun aboneye ulaştırma maliyetindaki artışın yüzde 125 olduğunu ve böylece 60 liraya mal edildiğini öğrendim…
NASIL SÜBVANSE EDİLİYOR…
60 liraya mal olan bir metreküp suyun 5 metreküpünü mesken ve iş yerlerine nasıl oluyor da 10 liradan, 20 metreküpün metreküpünü ise 21 liradan veriyorsunuz, bu farkı nasıl kapatıyorsunuz diye yetkililere sordum.
Aldığım cevabı aynen veriyorum.
“1 milyon 510 bin aboneden yaptığımız tahsilatın yüzde 55’i indrimli su verdiğimiz mesken ve iş yerlerinden, yüzde 45’i ise metreküpünü 95 liraya verdiğimiz yüksek tüketimli tesislerinden sağlıyoruz…
Yani vatandaşın kullandığı sudaki indirimi, indirimsiz su kullanan yerlerden elde edilen gelirle dengelemeye çalışıyoruz…”
Vallahi doğrusunu isterseniz hoşuma giden bir uygulama olmuş…
ASAT, bir çeşit Robin Hood’luk yapıyor yani…
ÇÖZÜM
Görüldüğü gibi suya yapılan zammın gerçekte nedeni, suyun aboneye ulaşımının sağlanmasında başta elektrik olmak üzere diğer unsurlardaki artıştır…
Ekonomideki kötü gidişi durdurmak için merkezi hükümet tarafından başta akaryakıta olmak üzere her çeşit mal ve hizmete yapılan zamlar ve “başta elektrik olmak üzere elektrik dağıtımı gibi ekonomik değeri yüksek kamu işletmelerinin özelleştirilmesinden kurtulmak gerekir…”
Sondaj kuyularından su elde edildikçe ve bunun için de elektrik tüketilmesi zorunlu oldukça bu ve benzeri zamlar ilerleyen yıllarda da kaçınılmaz olacaktır.
Bunun tek çözümü, elektrik tüketimi neredeyse sıfıra yakın olan “Karacaören ya da Oymapınar Baraj göllerinden içme ve kullanma suyunun getirilmesidir…”
SONUÇ
Başta da söylediğim gibi neye yapılırsa yapılsın zamlar sevimsizdir ve can sıkıcıdır.
Bu zam suya yapılırsa daha da fazla can sıkıcı olur.
Çalışanların yüzde 70’inin asgari ücretle, emeklilerin yüzde 40’ının da en dip maaşla yaşadığı bir ülkeyiz…
Bunlar yetmezmiş gibi özelleştirme başta olmak üzere çeşitli vergilerle ve kamu kaynaklarının talan edilmesiyle gerçekleştirilen bir avuç sermayedara servet transfer edilerek halkın yoksullaştırıldığı bir sistemde yaşıyoruz…
Adeta cendereye sokulan bu halkın bir nebze nefes alması için CHP’li belediyelerin cansiperane fedakarlıklarda bulunarak sıkıntılara çözüm üretmesi elzemdir.
Bu bağlamda en azından suya yapılan bu zamlardan ilerleyen yıllarda da kurtulmak için su üretiminde elektriğe bağımlı olmayan baraj sularının bir an önce Antalya su şebekesine bağlanması için başta Başkan Muhittin Böcek’e ve ASAT kurmaylarına çok iş düşmektedir…
Nedense biz halkımıza ucuz su vermeye çalışmaktansa,denize dökmeyi yeğleriz.Dostlar alışverişte görsün.Böyle giderse evlerdeli çiçekleri ve ağaçları sökmeye başlayacağız
Suya yapılan zamdan önce konuşulması gerek en elektrik zammı olması gerekir. Ulaşıma zam yapıldımı belediyeyi değil benzine yapılan zammı konuşabilmeliyiz.