Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Sayın Erdal YAYICI’nın yerel yönetimler üzerinde inşaat sektörünün baskısı ile ilgili değerlendirmesini son derece dikkate değer bulduğumdan siz okuyucularımla da paylaşmak istedim.
Antalya, Türkiye’nin en hızlı büyüyen şehirlerinden biri olarak, inşaat sektörünün yoğun etkisi altında.
Turizm, göç ve ekonomik büyüme gerekçeleriyle arazi rantı ve kentleşme politikaları büyük önem taşırken, inşaat firmalarının söylemleri yerel yönetimler üzerinde ciddi baskı oluşturuyor.
İnşaat Firmalarının Söylemleri ve Gerçekler
İnşaat sektörü, kentleşme sürecini hızlandırmak için çeşitli argümanlar öne sürüyor.
“Kent büyümeli, yeni konut alanları açılmalı” iddiası, aslında yüksek gelir grubuna yönelik projeleri meşrulaştırmak için kullanılıyor.
Aynı şekilde, turizm yatırımları adı altında sahil şeridi ve doğal alanlar imara açılıyor, bu da çevresel tahribata neden oluyor.
Kentsel dönüşüm ihtiyacı ise çoğu zaman yüksek rant beklentileriyle yönlendiriliyor.
Yeni projelerle birlikte, dar gelirli vatandaşlar kent merkezinden uzaklaştırılıyor ve şehir, yüksek katlı lüks yapılarla şekilleniyor.
“İnşaat ekonomiyi canlandırır” söylemi ise, yerel esnaftan çok büyük müteahhitlerin kazancını artırmaya hizmet ediyor.
Yerel Yönetimler Neden Etkileniyor?
Belediyeler, merkezi bütçeden yeterli pay alamadığı için imar gelirlerine bağımlı hale geliyor.
Siyasi baskılar ve büyük inşaat lobilerinin gücü, karar alma süreçlerinde yönlendirici bir faktör haline geliyor.
Müteahhitlerin medya üzerindeki etkisiyle kamuoyu algısı yönetiliyor ve inşaat projeleri zorunlu bir gereklilik olarak gösteriliyor.
(Bu durum karşısında belediyeler) Betonlaşmaya Karşı Neler Yapılmalı?
• Katılımcı Planlama: Kentleşme süreçleri, sadece yatırımcıların değil, halkın ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yürütülmeli.
• Yeşil Alanların Korunması: Sahiller, parklar ve doğal bölgeler betonlaşmaya açılmamalı.
• Sosyal Konut Politikaları: Konut ihtiyacı, sadece lüks projelerle değil, dar ve orta gelirli kesimler için erişilebilir modellerle karşılanmalı.
• Şeffaflık ve Alternatif Medya Kullanımı: Kent politikaları halkla doğrudan paylaşılmalı, manipülatif medya kampanyalarına karşı kamuoyu bilinçlendirilmelidir.
Antalya’nın geleceği, yalnızca rant ve betonlaşma üzerinden şekillenmemeli.
Doğal güzellikleri koruyan, halkın ihtiyaçlarını önceleyen ve sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir planlama anlayışı benimsenmelidir.