CHP’de mahalle delege seçimleri bitti ve şimdi ilçe kongreleri zamanı.
Seçimden sonra CHP’de başlayan ve başını Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel’in çektiği “değişim” tartışmasının şu ana kadar “siyasi farklılığı ve argümanları” ortaya konulamadı.
İmamoğlu’nun yazdığı bir makale ile Özel’in televizyon programlarında “göreve hazırım” sözünden başka “değişimle” ilgili tartışılabilecek bir şey yok ortada.
Bu da değişimden kastın “Kılıçdaroğlu gitsin” olduğunu net ortaya koyuyor.
Yukarda suni olarak yaratılan bu “siyasi kaosun” aşağıya yansıması da aynen yukardaki gibi oldu.
Delege seçimlerinden önce ilçe başkan adaylarının mahalle toplantılarında değişim meselesi bazı gruplarca “Kılıçdaroğlu başarısız gitsin, İmamoğlu gelsin” şeklinde,
Bazı gruplarda ise “Kılıçdaroğlu kalsın, İmamoğlu nerden geldiyse oraya gitsin” şeklinde oldu.
Bu tavırlarla ilgili tek bir siyasi analiz ya da siyasi farklılıklar konuşulmadı.
“Değişim isteyenlerin siyasi çizgisi ne olacak”
“Kılıçdaroğlu, Kurultay’da nasıl bir siyasi yenilenmeye kapı aralayacak”
“Adalet Yürüyüşünden itibaren şekillenen sağa açılma politikası ile ilgili nasıl bir değerlendirme yapılacak”
“Parti sol ve sosyal demokrasi politikaları için nasıl bir tüzük ve prgram hazırlamalı”
Vs… vs…
Bu ve benzeri sorgulamaların esamesi bile okunmadı.
Yani CHP’yi siyaseten şekillendirecek “aşağıdan yukarıya” yükselen siyasi talepler ve yenilenmenin ilkeleri diye bir olay söz konusu değil.
Ya Kılıçdaroğlu’ndan yanalar ya da İmamoğlu’ndan yanalar…
Hepsi bu kadar…
“Kısacası, CHP tabanı ve kadroları siyaseten sorgulama yeteneğini yitirmiştir…”
Peki tabanda hal böyleyken Antalya’daki CHP önderlerinin durumu nedir?
Onlarda da “bekle-gör ve dengelerin seyrine göre tavır al” denecek bir duruş hakim.
“Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen dışında ne İl Başkanı Nuri Cengiz, ne Muhittin Böcek, ne Ümit Uysal, ne Turgay Genç, ne Şükrü Sözen, ne önümüzdeki il kongresinde il başkanlığına aday olması muhtemel isimlerden ne de partinin etkili kanaat önderlerinden tık yok.”
Hepsi de “arka kapıdan hem İmamoğlu ekibiyle, hem de Kılıçdaroğlu ekibiyle temasta.”
Çünkü hepsi de CHP’nin geleceğinin değil, kendi geleceklerinin derdindeler.
Bugün Kılıçdaroğlu ile açık resim vermeye çekinenler Kurultay sonrası eminim Genel Başkanın kapısında kuyruğa gireceklerdir.
Türkiye’nin 5. büyük kenti olan ve Kurultay’da 40 delege ile temsil edilecek olan Antalya’da CHP’nin sürüklendiği bu kaotik duruma karşı net bir duruş olmalıydı.
“İl Başkanlığında toplanacak Belediye Başkanları, Belediye Meclis üyeleri, ilçe başkanları bu kaotik duruma karşı net bir tavır ortaya koyarak tarafları sağduyulu olmaya çağırmalı ve 8 ay sonraki seçimlere hazırlanmak gerektiğine, hesaplaşmanın seçim sonrası yapılmasının zorunlu olduğuna dikkat çeken bir manifesto yayınlayabilirlerdi.”
Böyle bir tavır hem CHP tabanını, hem de CHP seçmenini heyecanlandırır ve kenetlendirirdi.
Ancak bunu yapmazlar çünkü herkes gelecek ikbali ile meşgül, CHP’nin geleceği ile ilgili değiller.
Ve bu kafayla da Antalya’da seçim almaları neredeyse imkansız…