Sokak hayvanları denince akla gelen ilk isim hiç kuşkusuz Mehmet Çiller olur.
Çiller ve eşi her gün 70 kilometre karelik Döşemealtı ilçesinde dağınık halde bulunan sokak hayvanlarına günde iki kez yiyecek dağıtır.
Döşemealtı Belediyesinin verdiği destek yeterli olmadığından, ilçede bulunan lokantalardaki yemek artıklarını toplar ve bunun üzerine de kendi parasıyla aldığı yiyecekleri dağıtır.
Demem o ki, sokak hayanları ile biz aynı dünyayı paylaşıyoruz ama onların yaşam alanlarını işgal ederek aç ve susuz kalacakları alanlara itiyoruz.
İşte tam da bu noktada Büyükşehir Belediyesince Döşemealtı’nda yapılıp hizmete giren sokak hayvanları rehabilitasyon merkezi çok önemli bir yatırımdır.
Ancak bu yeterli değildir.
Türkiye’nin 5. büyük kenti olan Antalya’da 650 bin tescilli yatağa sahip turistik otel ve tatil köyleri var.
Bu otel ve tatil köyleri ile kent merkezindeki lokanta, mezbaha ve şehir otellerinin mutfağından her gün yüzlerce ton yiyecek artığı çıkıyor.
Ve bunlar toplanıp çöp toplama merkezlerine taşınıp bir biçimde bertaraf ediliyor.
“Oysa çöp toplama merkezinde bu organik atıkları sokak hayvanları için yemek durumuna getirecek bir tesis kurulabilirdi.”
Organik atıklardan çıkan metan gazı ile elektrik elde edildikten sonra kalan kısmını bu şekilde değerlendirecek bir yatırımın maliyeti de çok yüksek değildir.
Bir torba köpek mamasının en düşük fiyatının 700 lira olduğu düşünülürse böyle bir yatırımın bakım merkezi için dışardan yiyecek alan belediye bütçesine ciddi katkısı olacağı gibi, yetişemedikleri sokak hayvanları için de ucuz bir kaynak olur.
“Kısacası, bertaraf edilerek yok edilen organik atıklardan sokak hayvanları için yiyecek yapılmasının hem sokak hayvanlarının ucuz beslenmesine katkısı büyük olacağı gibi kent ekonomisine de ciddi katkısı olacaktır.”
Konu çöplerden ve atıklardan açılmışken yine çöplerin hammade olarak kullanılmasıyla yapılacak başka yatırımlar da vardır.
Şu anda piyasada, çarşı ve pazarda en çok tüketilen maddelerden birisi hiç kuşku yoktur ki kağıt ve plastikten elde edilen ambalaj malzemeleridir.
Çöp ayrıştırma merkezinde organik çöplerden ayrıştırılan “kağıt ve plastikler için kurulacak geri dönüşüm fabrikasında” çok ucuza elde edilecek mamul hale gelmiş kağıt ve plastikler hem Belediye için hem de Antalya ekonomisi için çok önemli katma değer yaratacaktır.
Keza Türkiye’nin en büyük seracılığının yapıldığı Antalya’da, mevsim sonunda seralardan çıkarılan bitki atıkları binlerce tonu bulmaktadır.
Bu sera atıklarınden gübre elde edilerek yeniden tarımsal faaliyetlere kazandırılabilir.
Büyükşehir Beleidyesi, sera atıklarından organik gübre ve bahçeler için torf toprağı elde edecek bir yatırımı gerçekleştirebilirdi.
Potasyum ya da sıvılaştırılmış aminoasit gübresi yurtdışından getirilmekte ve yüksek maliyetlere çiftçilere verilmektedir.
Oysa sera atıklarından elde edilecek organik gübre ile hem çiftçiler ucuz gübre elde edecekler ve böylece maliyet düşeceği için halk ucuz sebze alabilecek hem de Antalya ekonomisine ciddi katma değer sağlayacaktır.
Görüldüğü gibi sadece çöplerin geri dönüşümü için yapılacak yatırımla belediye ve kent bütçesine mülyonlarca dolar kazandırılması mümkündür.
Mantıklı bir düşünce !