Gece, bir çok kentin üstünü yorgan gibi örterken, Antalya için tül bile olmaz nedense…
Bu kentin gecesi de gündüz gibidir…
Her şey çıplak ve açıktadır…
Ne hiç kimse gecede saklanabilir, ne de bir şeyini saklayabilir…
Kimilerinin gözleri faltaşı gibi açık ve 4 gözle değil, 24 gözle kolaçan ederler her yeri, herkesi.
Faltaşı olmuş, felfecir okuyan 24 gözle dolaşanlar, devekuşu gibi başını kuma soktuğunda saklanıyorum zannetse de kıçlarının hep açıkta kaldığının farkında değildirler…
Ve kendi kıçlarının açıkta kaldığının farkında olmadan başka açık kıçlardaki boşluğu(!) ararlar ve bu boşluğu bulduğunda da “at sineği” kadar yüzsüz bir şekilde “emiciliğe” başlarlar…
Çünkü yüzsüzdürler…
Çünkü arsızdırlar…
Çünkü asalaktırlar…
Çünkü ahlaksızdırlar…
Bu tür insanların kullandığı en etkili yöntem de “şantajdır.”
Ve en önemli şantaj aracı da “gazetelerdir.”
Bu tür insanlar bir biçimiyle yanaşırlar bizlere…
“-Abi elimde tam bir bomba haber var…
-Yok ya!.. neymiş bu bomba haber?
-Abi, falan belediye başkanı var ya…
-Eee var, ne olmuş bu belediye başkanına?
-Yanında çalıştırdığı biriyle metres yaşıyor… elimde resimleri ve konuşmaları var…
-S…tir lan, git işine…
-Ya abi, bu başkan yurt dışı gezilerinde de bu türden işler karıştırıyormuş…”
- Sana ne lan…
Hemen her gün bu türden insanlar gelir bulur gazetecileri…
Ve hemen her gazetecinin arşivinde mutlaka kamu yöneticisine, iş adamına, siyasetçiye ve hatta kimi gazetecilere ait mutlaka “belaltı” belgeler ve bilgiler mevcuttur.
Bunları taşıyan insanlar çıkar çatışmasına girdikleri kişilerle ilgili bu türden edepsiz her şeyi gazetecilere taşırlar...
Ve ahlaksızlığın kol gezdiği bu kentte, sizi de kirlenmeye davet ederler…
O kadar çok sayıda bu tür bilgi ve belge akışı gelir ve öyle iş insanlarıyla ve “hadi canım” diyeceğiniz belediye başkanlarıyla ilgili öyle inanılmaz şeyler anlatılır ki şaşırmadan edemezsiniz..
Özellikle seçim turnikesine girilen hemen her dönemde kimi siyasetçilere ait yalan-gerçek bir sürü bu türden bilgi akışı sağlanır.
Oysa şunu bilmezler;
“Özel hayatın kendine has bir kutsallığı vardır...”
İnsanların özel hayatlarıyla ilgili kimi bilgilerin (doğru da olsa) kamuoyu ile paylaşılması asla ve asla etik değildir.
İnsanları sadece yaptıkları işlerle ve savundukları felsefeyle eleştirebilir, varsa çarpıklığı, hırsızlığı, uğursuzluğu, yolsuzluğu bunu kamuoyuna sunabilirsiniz...
Mesleğinin ahlak kurallarına uyarak işini yapan gazetecileri tenzih ederim.
Ancak her şeye rağmen kimileri insan hakları, etik değerler, özel hayatın gizliliği haklarının olduğunu umursamayarak yine de sallayacaklardır...
Sallayamadıklarını da kulis yoluyla kamuoyuna duyurmaya çalışacaklardır...
Bence her duyduğunuza itibar etmeyin, derim ben…