1993 yılı…
Sivas İl Kültür Müdürü olmamın üzerinden henüz birkaç ay geçmişti…
Eksilerde olan soğuk Mart sabahında kapım çalındı ve içeriye üzerinde bej renkli kabanı, kahverengi desenli atkısına sarılmış, kıvırcık saçlı, kalın kaşlarında ve enli bıyıklarında buz parçaları olan birisi, arkasında iki kişiyle odama daldılar…
Ayağa kalkıp gelenleri karşıladım ve soran gözlerle “hayırdır, kimsiniz siz” dedim…
Kendini tanıttı önce…
“Ben Murtaza Demir… Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanıyım…”
Sonra yanındakileri tanıttı…
İkisi de Derneğin yönetimindeki kişilerdi…
“Metin Kuzugüdenli ve araştırmacı yazar Ali Balkız…”
Temmuz ayında yapmayı planladıkları Pir Sultan Abdal Kültür Şenliği için “Vali Ahmet Karabilgin’i” ziyaret ettiklerini ve Valinin yapılacak şenliğin kapsam ve detayları için kendilerini bana yönlendirdiğini söylediler…
O gün tanıştığım Murtaza Demir ile daha sonraki günlerde ve özellikle şenliğin ikinci günü meydana gelen katliam sırasında benim ve kendisinin tutum ve davranışlarımız, azim ve kararlılığımız aramızdaki ilişkiyi yoldaşlık hukukuna kadar yükseltti.
Madımak Katliamından sonra olayın aydınlatılması, kamuoyunda hassasiyet oluşması, gerçek sorumluların ortaya çıkarılması yönünde gerek sosyolojik, gerek siyasi, gerek örgütsel ve hukuk mücadelesini yurtdışında, yurt içinde her türlü toplantıda, gösteride, anmalarda, mahkeme salonlarında, siyaset merkezlerinde 32 yıl boyunca sürdürdü, aynı azim ve kararlılıkla…
Katliamdan sonra aradan geçen 32 yıl boyunca (pek dışarıya vurmasa da) kendini sorumlu hissetti…
Olayları engellemede gösterdiği çabanın yetmemesi onu kahretmişti…
İçin için bunun acısını 32 yıl boyunca hep çekti…
Son zamanlarda yakalandığı amansız hastalığa rağmen hiç yerinde durmadı…
Doktorları yasaklamasına rağmen her eyleme katıldı, her mücadelenin içinde olmak için özen gösterdi…
Zaman zaman çeşitli vesilelerle telefonla konuşur, dertleşirdik…
O bana her zaman “müdürüm” derdi, ben de ona her zaman “başkanım” derdim…
Sanki ikimiz de 1993 yılı Temmuz ayında kalmış gibiydik…
Sanki zaman o günde donmuş gibiydi sohbet ederken…
Hangi konu vesilesiyle konuşursak konuşalım, döner dolaşır Madımak Olayını konuşarak bitirirdik telefonlaşmayı…
En son konuşmamız yine telefonla oldu…
Geçen yıl hazırlanıp gösterime sunulan “Madımak Katliamının Belgesel Filmi-Kötü Bir şey Oldu” filminin sözlü tarih çekiminden sonra kendisini aradım…
Sağlığı iyice bozulmaya yüz tutmuştu ama ben sanki 32 yıl önceki Murtaza ile konuşuyormuş gibi sohbet ettim…
Ama O şimdi gitti…
Hoşça kal yiğit insan…
Hoşça kal güzel insan…
Seni unutmayacağım ve anılarını hep koruyacağım...