Şu anki tabloya bakılırsa Ekrem İmamoğlu, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olacak gibi…
Ancak Demirel’in dediği gibi Türkiye’de 24 saat bile siyasette uzun bir zamandır…
Seçimlere, içinde binden fazla 24 saat olan günler var daha…
Yani Türkiye gibi ülkelerde siyasette ne olacağı belli olmayan günler, aylar, yıllar var.
Bu arada Erdoğan ve iktidarının, İmamoğlu’nu kıskaca almak için yürüttüğü operasyonlar tüm hızıyla sürüyor…
Bu operasyonların dozu, hızı ve baskısı her geçen gün artarak sürecek…
Ve özellikle bu operasyonlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer CHP’li ilçe belediyeleri üzerinden yürütülüyor...
Şöyle iddialı bir söz söyleyeyim;
“Bu operasyonların hedefi siyasi değil…”
Elbette hedef İmamoğlu’nu edilgen hale getirmek ve fısatını bulurlarsa siyasetten uzaklaştırmak…
Ancak bana göre bunun nedeni “İmamoğlu’nun Cuhmhurbaşkanlığına ciddi bir alternatif olması değil…”
Yukarda da belirttiğim gibi daha 3 yıl var ve köprülerin altından daha çok sular akar…
Bu operasyonların asıl nedeni “paradır…”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kendi bütçesiyle beraber ilçe belediyeleri ve iştirakleri olan şirketler üzerinden 40-45 milyar dolarlık bir kaynağı kontrol ediyor…
Ve bu kaynaklar Erdoğan’ın Belediye Başkanlığından itibaren 2019 yılına kadar AK Parti teşkilatları başta olmak üzere bağlı kuruluşlar, gençlik yapılanmaları, yandaş medya, yandaş vakıflar, cemaatler ve tarikatlar tarafından kullanılıyordu…
İmamoğlu ile beraber bu kaynakların doğrudan aktarımı hız kesti ve giderek kurudu…
Ve haliyle İstanbul’daki bu “yapılanmalar” feryat, figan hallerde Erdoğan başta olmak üzere AK Parti teşkilatlarına baskı yapmaya başladılar…
Ancak işin bir başka ironik yapısı ise bir yandan bu “yapıların” kaynakları kesilirken, adına “5’li çete” denen AK Parti yandaşı sermaye gruplarının bir kısmı ile ihale bazlı iş tutulmasıdır…
(İsteyen bu konunun doğruluğunu İmamoğlu ve Mehmet Cengiz arasındaki ilişkileri açık kaynaklardan araştırabilir…)
Yani Belediyenin kaynakları yandaş sermaye grupları üzerinden dolaylı olarak bu “yapılara” kısmen aktarılmaya devam ediyor, dersek pek yanlış olmaz sanırım…
Haa… şimdi diyeceksiniz ki sadece İmamoğlu mu bu çete sermayedarları ile iş tutuyor, başka CHP’li belediyeler yok mu?
Elbette var, bu da CHP’lilerin talihsizliğidir…
Neyse bu ayrı bir yazı konusu, biz gelelim yeniden İmamoğlu meselesine…
23 Mart’tan itibaren hukuki olmasa da siyaseten İmamoğlu, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilecek…
Zaten kendisi de cumhurbaşkanı adayı gibi illeri dolaşarak salon toplantıları yapıyor…
Yaptığı bu beş toplantıdaki konuşmalarını baştan sona kadar dikkatle izledim ve dinledim…
“Bu konuşmaların tamamında Erdoğan’ı ve Erdoğan’ın kendisine yönelik yürüttüğü haksız, hukuk dışı operasyonları anlattı ve posta attı…”
Başka?
Başka hiçbir şey yok…
Hele CHP’nin siyaseten temel hedefi olan “parlamenter sisteme dönüş ve bunun yol haritası” ile ilgili tek kelime bile etmedi, yakınından bile geçmedi…
Oysa CHP ne diyordu?
“Sağcı, solcu, liberal kim olursa olsun tek adam rejimini bitireceğiz, parlamenter sisteme döneceğiz”
Eee… ne oldu şimdi?
“Yoksa tek adam rejiminin CHP ve İmamoğlu üzerinden kurumlaştırılması ve meşrulaştırılması olayı ile mi karşı karşıyayız, demekten kendimi alamıyorum…”