Saygı duyduğum tarihçilerden Ayşe Hür’ün bir yazısında geçen bu söz aklıma takılı kaldı.
Bugünkü Türkçeye çevirirsek “karşılıklı söyleşirsek gerçeğin sırrı ortaya çıkar” anlamındadır.
Sözü araştırırken ilginç bir şeyle de karşılaştım.
Eskilerde meyhane meşrepleri masaya, kendilerince zarif sayılan bu sözü söyleyerek otururlarmış…
Aslında burada kafama takılan “gerçeğin sırrı” sözü oldu…
Osmanlı dönemi dahil bugüne kadar yaşanan birçok olayın “gerçek” yanını bizlere göstermediler…
Çünkü gerçek olanı bilmemizi istemiyorlar…
Hele bu olayların bir ucunda devlet varsa asla gerçek olana ulaşmak bugüne kadar mümkün olmadı…
Ve gerçekler hep “sır” olarak kaldı, kalmaya da devam ediyor…
Gerçeğin sırrı…
Şöyle gözlerinizi kapatın ve başınızı geriye doğru atarak düşünün…
Ankara Gar katliamındaki sır ne?
Roboski’de yaşananların sırrı nedir?
Madımak’ta onlarca yanan insanlar neden katledildiler ve bunun sırrı ne?
Suruç’ta masum gençleri kimler, neden katletti?
Biraz geriye gidelim…
İttihat ve Terakki’nin iktidara getirilmesinin arkasında hangi güçler vardı?
Mustafa Kemal’e yapılacağı iddia edilen suikastin arkasında ne var?
İstiklal Mahkemelerinde gerçekleşen yüzlerce idam neden yapıldı ve bunun gerçek yanı nedir?
Çok daha yakına gelelim…
15 Temmuz darbe kalkışmasının yapılacağı daha önceden devlet tarafından biliniyordu, iddiasının arkasında hangi gerçekler var?
Sinan Ateş cinayetinin perde arkasındaki insanlar hangi hesaplaşmalar içindeler, gerçek yanı nedir?
Bu örneklemeleri çok daha çoğaltabiliriz…
Ama asıl sorulması gereken şu:
“Gerçekleri kimler ve neden bir sır olarak saklıyorlar?”
“Gerçeklerin ortaya çıkmasından kimler ve neden korkuyorlar?”
İşin aslına bakarsanız, “gerçeğin sırlarını” birer birer ortaya çıkarmamız ancak (iktidarlar konuşma ve düşünce yasağı getirse de) karşılıklı konuşmalarla ve eleştirilerle mümkündür…
Ama konuşmuyoruz…
Konuşmaktan, eleştirmekten korkuyoruz…
Konuşursak, eleştirirsek kişisel zararlara uğrayacağımızdan korkuyoruz…
Gerçeği ortaya koyarsak çevremizdekilerin, ailelerimizin zarar göreceğinden korkuyoruz…
Evet, korkmakta haklısınız ama yürüyüşlerde, gösterilerden sıkça söylenen bir söz var…
“Susma, sustukça sıra sana gelecek…”
Tıpkı Naziler karşısında susan papaz örneğinde olduğu gibi…
Son söz olarak şunu söyleyeyim:
Gerçeklerin ve sır olarak saklananların (devlerin âli çıkarları olsa bile) bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır…