ABD’li yazar Frank G. Slaughter’in, Karartma Gecesi isimli kitabını okurken şu cümleye rastladım.
“Nefret, çıkarlara hizmet ettikçe ruhun rahatlatıcısıdır…”
Bu cümleyi okuyunca önce şaşırdım ve kitabı okumayı durdurup düşünmeye başladım bu sözü…
Çıkar çatışmalarının olduğu yerlerde çatışan tarafların mutlaka birbirine karşı nefreti vardır.
Bu nefret, onun çıkarını korumak ve geliştirmek için sürekli beslediği bir duygudur.
Üstünlüğü sağlayan tarafta nefret duygusu ruhların rahatlamasına yardımcı olur.
Kaybeden tarafta ise nefret duygusu daha bir keskinleşir….
Yani nefret duygusu “sınıfsal” bir duygudur.
Şöyle bir değerlendirin isterseniz…
Oligarşik sermaye neden emekçilerden nefret eder?
Fanatik bir faşist neden demokrasiden nefret eder?
Bağnaz bir radikal sağcı neden solculardan nefret eder?
Beyaz Türkler neden Ermenilerden, Kürtlerden, Araplardan nefret eder?
Bağnaz Sünni inancı olanların içinde neden dışa vurmadıkları bir Alevi nefreti vardır?
Bunları tersinden de okuyabilirsiniz…
İnsanda nefret duygusu durup dururken oluşmaz.
Bunu ortaya çıkaran somut olgu “çıkar çatışmasıdır…”
Özellikle sınıflı toplumlarda çıkarları arasında uzlaşma olmayan sınıfların ve kategorilerin birbirlerinden ölesiye nefret etmeleri bu somut olgunun sonucudur.
Baskı, zulüm ve her türlü acımasızlık nefret duygusunun esir aldığı çevrelerde görülür.
Bunların dilleri zehir saçar, gözlerine irin beyazlığı hâkim olur…
Ve hele bir de sermayeye gönüllü hizmet eden siyasilerin “nefreti” vardır ki, işte en tehlikelisi ve toplumların hayatında derin yaralar açan nefretler bu siyasilerden gelir.
Sermayenin çıkarlarını korumak ve kollamakla kendini görevlendiren bu siyasiler, nefretlerini her daim sıcak ve her daim yüksek dozda tutarlar.
Savundukları değerlere karşı olanlardan nefret ederler…
Ve bu nefret duygusu o kadar güçlüdür ki, bu onlarda kindarlığa dönüşür.
Sınıfsal çatışmalar keskinleştikçe nefret duygusunun kışkırttığı kindarlık intikamcı bir hal alır.
Ve bunun sonucunda temsil ettikleri sınıfın çıkarını korumak için katliam dâhil her şeyi yapacak kadar gözlerini döndürür bu kin ve nefret duygusu…
Bu tür siyasilerde nefret ve kindarlık o kadar tutkuludur ki başarısızlıklarında kin dolu gözleri dışarıya uğrar, avurtları şişer, kıpkırmızı bir yüzle etrafa dehşet saçarlar…
Bu nedenle nefret dolu bu türden siyasilerin ruhlarını rahatlatacak başarıları elde etmesine fırsat verilmemelidir…
Çünkü nefret ve kin BARIŞIN düşmanıdır…