Antalya, Antalya’da yaşayanların kentidir.
Ve nasıl yaşayacaklarına yine bu şehirde yaşayanlar karar vermelidir.
Lakin bu hak, bu şehirde yaşayanların elinden alınmıştır.
Antalya halkı, kendi belirledikleri gibi değil, bir yandan merkezi hükümetin atanmış temsilcileri olan Vali başta olmak üzere merkez bürokratları tarafından, diğer yandan da sözde kendi seçtikleri belediye başkanı ve belediye meclisi tarafından alınan kararlarla yönetiliyor.
Üstelik alınan tüm hayati kararlarda “siz ne diyorsunuz” diye bu halka sorulmadan…
Şimdi diyeceksiniz ki; “Belediye başkanı ve meclis üyeleri halk adına seçiliyor.
Halk, başkanın ve üyelerin ne yapacağını biliyor ve ona göre karar veriyor.
Beğenmezsen, yanlış yaparlarsa 5 yıl sonra değiştirirsin…”
Bu koskoca bir aldatmacadır…
Görev yaptığı dönemde başkan ve meclis üyeleri ya “geri dönüşü olmayan kararları alıp uygulamışlarsa ne olacak?”
5 yıl sonra değiştirseniz bile ortada koskoca bir yanlış var.
Nasıl telafi edilecek?
Demokrasi sadece sandık sonucu değildir.
O sandık sonucuna göre yetkilendirilenlerin yine halk tarafından denetlenmesi ve gerekli olan hallerde yine halkın talebi ile müdahale edilmesi demokrasinin işlerliğinin en önemli parçasıdır.
Bunun adına da “katılımcı demokrasi” denir.
Şöyle bir örnekleme yapabiliriz.
Kent merkezinde kalmış bir tarım alanı, imara açılmak istenir, mesela Kırcami bölgesi, Çalkaya’daki Altıntaş ya da Bahtılı, Çakırlar, Karaman Çayı bölgesi gibi…
Ve bu tarım alanların artık tarıma elverişli olmadığı kararı aldırılarak imara açılır.
Sözde arazi sahiplerine faydalı olması için yapılmıştır ama işin içinde rant hesabı vardır.
On binlerce ev boş haldeyken tarım alanını imara açmak, Antalya’yı hem tarımsal mahsüllerden etmektir, hem de altyapı ihtiyacından dolayı kentin birikimlerini ihtiyaç alanından rant alanına gömmektir.
Bu şekilde hızla yapılaştırılan bu arazilerin yeniden tarım alanına dönüşü mümkün mü?
Değil elbette…
Yani telafisi imkansız, kent hakkından doğan bir zarar vardır ortada.
Bu kararları alıp uygulayan başkan ve meclis üyelerini yeniden seçmezseniz ne olur?
İş, işten geçmiş yani testi kırılmıştır bir kere…
İşte sözünü ettiğimiz “katılımcılık” tam da bu tür hayati konularda elzemdir.
Tarım alanlarını imara açmanın yasal yollarını bulur ve uygularsınız ama halkın faydasına olmayan bu uygulamalar meşru değildir.
Meşruiyet halkın onayını almaktır.
“Önümüzdeki yerel seçimde göreve gelecek olan büyükşehir ve ilçe belediye başkanları ile meclis üyelerine tavsiyem;
Halka dokunacak, uygulandığında geri dönüşü olmayacak konularda halkın önüne sandık koyun ve çıkan sonucu uygulayın…
Böylece halkın yönetime katılımını sağlamış olduğunuz gibi uygulamalarınız da meşruiyet kazanır…”
Bunu yaparsanız demokrasiye katkınız olur, bundan Antalya kazanır…