Gazeteci Ebru Küçükaydın, geçen hafta hem de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Antalya’ya geldiği gün, Özel’in aşk hikayesi ile ilgili zehir zemberek iddialarla dolu bir yazı yazdı…
Aman tanrım! Sen misin bunları yazan…
Sosyal medya allak bullak oldu…
Oysa Küçükaydın’ın yazdıkları sadece “iddia…”
Ortada kanıt, tanık, kaset ve benzeri malzemeler yok….
Ancak iddia düzeyinde olsa da benim gazetecilik anlayışıma uygun bir yazı değildir.
Ben, üstlendiği görev ne olursa olsun, insanların “özel hayatına” saygı duyulmasını savunan biriyim…
Bu nedenle Özgür Özel’in (varsa) aşk hayatına müdahale edilmesini doğru bulmuyorum…
Keza, bizim yerel yöneticilerimizin iddia düzeyini çok aşan birçok tanıklı, kanıtlı, resimli aşk hikayelerini hemen bütün gazeteciler bilir ama hiçbir zaman bunlar yazılıp çizilmez…
Nitekim “Bekir Kumbul,” Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olup seçildiğinde eski eşiyle değil, şimdiki eşiyle aralarında nikah olmadan yaşıyordu ve kimse de bunu diline dolamadı ve hiçbir gazeteci de bunu sorgulayacak yazılar yazmadı.
Yine şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanımız “Muhittin Böcek,” ilk dönem eşinden boşandı ve yalnız yaşamaya başladı…
Hakkında birçok aşk hikayeleri anlatıldı ve halen de anlatılıyor ama hiçbir gazeteci bunları yazıp çizmedi…
Bunlar Bekir Başkanın, Muhittin Başkanın özel hayatlarıdır ve saygı duyulur.
Peki, siyasi parti liderlerinin, kamu yöneticilerinin bu türden aşk hikayeleri ne zaman “haksız ve yanlış” bulunur?
O siyasi parti lideri ya da kamu yöneticisi eğer aşk hayatı yaşadığı kişiyi, nüfuzunu kullanarak hak etmediği bir çıkar sağlarsa işte o zaman bu hikaye bu yönleriyle kamuoyuna açıklanır ve sorgulanır…
“Deniz Baykal’ın” bu türden bir kaseti yayınlandığında çapkınlığı eleştirilmedi.
Bu çapkınlıktaki kadını hak etmediği halde sırf bu ilişki nedeniyle milletvekili yaptığı için sorgulandı ve eleştirildi…
“Özgür Özel meselesindeki aşk hikayesi ve iddia edilen olaylar “kanıtlanırsa” işte o zaman Genel Başkanlık nüfuzunu kullanarak bu hanımefendiyi belediye başkan adayı yapıp yapmadığı sorgulanır…”
***
Ancak bu olay bir başka gerçekliği ders niteliğinde ortaya çıkardı.
Baykal olayı patladığında AK Partili medya ve gazeteciler, AK Partili yetkililer ve hatta o dönem Başbakan olan Erdoğan, adeta Baykal’ın üzerinde tepindiler…
CHP’nin ne namussuzluğu kaldı, ne cibiliyetsizliği, ne de ahlaksızlığı…
CHP ve Baykal adeta linç edildi…
Şimdi yaşananlara bakıyorum, Havuz Medyası suskun…
CHP’de oluşacak en küçük hatayı dev aynasına koyup üzerinde tepinen Erdoğan ve AK Partili yetklililer suskun…
İşin ters tarafı “Erdoğan, Türkiye Buluşmaları adlı toplantıda bu fırsatı değerlendirip Özür Beye saydıracağına, şimdi sıradan bir parti üyesi olan Kılıçdaroğlu’na verdi veriştirdi, sanki yaşanan krizlerin sorumlusu Kılıçdaroğlu’ymuş gibi …”
Havuz Medya yazarlarından “Rasim Ozan Kütahyalı, Abdulkadir Selvi” gibi gazeteciler Özgür Özel’i savunan yazılar yazdı ve hatta AKİT gazetesi Özgür Özel’i savunan 8 sütuna manşetle yayınlandı…
Hani derler ya “Takke düştü kel göründü” diye…