CHP aylardır tüzük hazırlığı yapıyor ve Sivas Kongresinin 105. yıl dönümünde Sivas’ta Tüzük Kurultayını başlattı…
İyi mi oldu, ya da olacak mı bakacağız…
Ancak şunu söyleyeyim ki, ne kadar demokratik bir tüzük hazırlarsanız hazırlayın eğer iktidar olmak gibi bir gayretiniz yoksa ve daha şimdiden iktidar için “hangi cumhurbaşkanı adayı ile” yola çıkılacağı tartışmalarına başlamışsanız bu halkı iktidar olmaya ikna edemezsiniz…
Son yerel seçimde hayat pahalılığından bunalan halkın verdiği oyu “kalıcı oy” olarak düşünerek bu tartışmanın başlatılması iktidar olmaya pek de hevesli olmadıklarını gösterir.
Daha şimdiden 31 Mart’ta alınan yüzde 37’lik oy oranı anketlerde yüzde 30’lara gerilemiş durumda.
Ve kan kaybı hala sürüyor…
“Bu sürecin Özgür Özel’in Genel Başkanlığında başarılı yürüyeceğine ihtimal vermiyorum..”
8 aylık performansında kendisinin ve CHP’nin yükselen bir grafiği yok.
Nasıl olsun ki;
Durup dururken ve daha seçime 4 yıl varken “benim iki cumhurbaşkanı adayım var” diyerek anlamsız bir tartışma başlattı.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı potansiyel aday olarak sahaya sürdü.
Ve ülke yangın yerine dönmüşken, içeride ve dışarıda üst üste sıkıntılar yaşarken partisinin örgütlerini ülke sorunlarını tartıştırma ve çözüm üretme üzerinde çalışmalarını sağlamak yerine “İmamoğlu, Yavaş tartışması” gibi anlamsız bir ikileme sürükleyerek parti enerjisini edilgen hale getirdi.
CHP’yi iyi bilirim.
Bu ikili arasında “hangisi cumhurbaşkanı olmalı” tartışmaları giderek “İmamoğlu, Mansur taraftarlığı” şekline dönüşecek ve her geçen yıl daha da ateşlenecek, seçim sathı mahaline girildiğinde gerilim giderek daha da artacak ve taraflar karşının adayına oy vermeyeceğini ifade edecek ve hatta diğer adayın defoları, seçim kazanma yeteneklerinin olmadığı gibi bazı saikleri ortaya sürecek ve parti örgütleri karpuz gibi yarılacaktır.
CHP Genel Başkanı 4 yıl sonra ortaya çıkması muhtemel böyle bir tablonun fitilini şimdiden ateşlemiş gibi görünüyor…
Şimdiden böyle bir açıklama yapılıyorsa bu iki anlamda okunabilir.
Birincisi, Özgür Özel yerel seçim başarısının şımarıklığı ile bir çeşit özgüven patlaması sonucunda, içinde hiçbir hesap(!) olmadan samimice söylemiş olabilir…
İkincisi ise bu açıklama “ince bir hesapla” söylenmiştir.
Özgür Özel’in, bu iki ismi erkenden sahaya sürerek örgütlerde taraftarlık oluşturup bunun seçime çeyrek kala partinin bütünlüğünü bozduğunu kamuoyuna göstermek…
Ve bunun arkasından ortaya çıkıp “Bu iki adayımızda çok kıymetlidir ancak adaylardan hiç biri parti bütünlüğünü sağlayamadığından, yetkili organlarımızca ben aday gösterildim” diyebilir mi?
Bence der…
Erdoğan’a barış çubuğunu uzatması ve hatta “aday olsun bu kez yeneriz” türü açıklamalar bu tür ince stratejinin birer taktik aşamaları olarak duruyor…
Ezcümle; CHP iktidar olmak istiyorsa TBMM’den çekilip sahaya inmeli, halka güven verecek programları sunmalı, adaylık tartışmalarından hızla uzaklaşmalı…
Tabii bunları yapmak için tüzük değil, büzük gerektiğini koca şair Can Yücel söylüyor…