Yavaş Şehirler kavramı ile Antalya ilk kez Büyükşehir Belediye eski Başkanı “Mustafa Akaydın” döneminde karşılaştı.
O dönem Genel Sekreterlik görevini yürüten “Mehmet Aktekin,” 31.10.2012 tarihli bir makalesinde yavaş şehrin ne demek olduğunu, Antalya’nın “Yavaş Şehirler Birliğine” katılmasının yerinde bir karar olacağını belirtmişti.
Lakin Akaydın Hocaya bu konuyu sordum, bana kendi dönemlerinde Yavaş Şehir Birliğine üye olmak için bir başvurunun yapılmadığını söyledi.
Konunun geçmişini öğrenmek için Büyükşehir Belediye Başkan Baş Danışmanı “Cem Oğuz’a” sordum.
Onun dediğine göre de 1,5 yıl önce Birliğe üye olmak için başvurduklarını ve bugün bu başvurunun kabul edildiğini söyledi.
Yavaş Şehir felsefesini ortaya atan ve Birliğin kurulmasına yol açan Cristopher Richards, Yavaş Hareketin manifestosunu açıklarken şöyle diyor;
“Bizi hızlanmaya zorlayanlar var.
Direniyoruz, yavaşlayacağız.
Çevremizdekiler hiperaktivitenin sinir bozukluğunu yaşarken biz kendimize duyduğumuz güvenle huzurumuzu ne pahasına olursa olsun koruyacağız…”
Öncelikle bu felsefeye uygun olarak Yavaş Şehirler Birliğine üye olmanın ciddi sorumlulukları olduğunu belirtelim.
Çünkü Yavaş Şehir konseptine uygun bir kent olmak için belirlenen kriterlerin yerine getirilmesi gerekir.
Prof. Mehmet Aktekin 2012 tarihli yazısında şöyle diyor Yavaş Şehir kriterleriyle ilgili…
“Özü sakin ve kolay yaşamaya dayanan bu kriterler içinde;
Kentlerin geleneksel yapılarının korunması, arabaların şehir merkezinden çıkarılması, geleneksel ürünlerin ve yenilenebilir enerji kullanılması, süpermarket ve fast food restaurantlara izin verilmemesi, yerel ürün satan dükkânların desteklenmesi, kent dokusunun korunması, eski yapıların restore edilmesi, el sanatlarının korunması, gürültünün önlenmesi, hava kalitesinin arttırılması, organik ürünlerin üretilip tüketilmesi ve konukseverlik olgusunun korunması sayılabilir.”
Bu kriterlerin gerçekleşmesi elbette zaman alacaktır ama gerçekleşmesi durumunda Antalya gerçekten yaşanılabilir bir kent olacaktır.
Bu mümkün mü?
Bence çok zor…
Yılda 15 milyon turistin geldiği, göç ve hızlı doğum oranıyla nüfus artışının ortalamanın üstüne olduğu, her yıl binlerce konut ve işyerinin üretildiği, her 1,5 kişiye bir otomobilin düştüğü, hemen her sokağın yüzlerce aracın otoparkı halinde olması, kent merkezinde çok sayıda AVM nin olması, her 50 metrede bir fast food dükkanının olması, yaya trafiğinin (kapalı yol hariç) hemen hemen hiç olmaması ve en önemlisi bütün bunların yol açtığı temposu yüksek bir Antalya durumunda olmamızdan Yavaş Şehir kimliğine geçiş gerçekten çok zor olacaktır…
Ama hiçbir şey imkansız değildir.
Bu birliğe üye olmak bir başlangıçtır ve ilerleyen yıllarda bu konsepte doğru yol alınacaktır diye düşünüyorum…
Ve bu adımdan dolayı “Muhittin Başkanı”tebrik ediyorum…