Aklı başında gazeteciler ve kanaat önderleri yıllarca uyardılar Suriye politikasını.
“Aman ha testi kırılmadan, falan” dedik ama yapılacak çok da fazla bir şey yoktu.
Muktedir ne derse o oluyordu ve oldu da…
Sonunda testi kırıldı, içinde ne var, ne yoksa dökülmeye başladı…
Yani yıllarca kenarda memesi süt dolu inek varken, ısrarla ve inatla sürekli öküzden süt sağmaya çalışıldı…
Ve ineğin süt hakkını öküze verdikçe, öküz süt vermediği gibi semirdi, büyüdü ama şaşkın ve boynuzlarını sağa sola sallamak için fırsat bekliyor…
Ben nereyi istersem boynuzlarını oraya gömeceksin diyen Holiwod artığı sarışın, okyanus ötesinden parmağını sallayarak “Bak başına konulan ödülü kaldırdık, şimdi git ve biz ne dersek o, tersi sakın ha..!” diyerek ortaya saldıkları bu adam, gerçekten ne yapacağını bilmiyor.
Sakalını uzatsa bir türlü, kesiyor başka türlü…
Kravat, takım elbise uymuyor, uydurmak istedikçe Şarlovari oluyor…
Başına geçirildiği ülkede ne alt yapı, ne üst yapı, ne de silah, savunma bıraktılar!
Eh, biz de yalnızlığın ne demek olduğunu iyi bildiğimizden Devlet uçağımızı gönderip davet ettik yıllarca özenle beslediğimiz garibi(!)…
Dosta güven, düşmana korku vermek için Cumhurbaşkanımızla birlikte fotoğraf verdi…
Verdi de adam hayatında resmi kabul görmemiş ki…
Sanki Cumhurbaşkanımız lala paşa, o da yeni yetme şehzade…
Bir de gelmiş diyor ki, “İsrail’e söyleyin topraklarımızdan çekilsin..!”
Komedinin dik alası…
Yahu sen ne güne duruyorsun!..
350 motosikletli militanınla 30 bin kişilik orduları dağıtıp Şam’a girerek Esad’ı kaçırtmadın mı?!
Orası bizim eyaletimiz mi ki Netanyahu’ya babalanalım…
Zaten, Şehzadenin bu sözünü duyunca Netanyahu mutlaka tırsımıştır ve “ Hay hayyy… ne demek! Emrin olur. Hele Amerika’dan döneyim, bir hal çaresine bakarız” demiştir!
Bu pilav daha çok su kaldırır, başımıza bakalım daha neler gelir…
Ama yine de seçime yakın bir sabah Netanyahu’ya “Heyyyt ülen…” diye naralanırsak şaşırmayalım…
Tabii böyle bir naralanmayı ilk karşılayacak kişi Netenyahu’nun kankası, Holiwood artığı, okyanus ötesinin sarışını olacaktır.
Bakın ne diyor hasbam;
“Gazze’yi boşaltacağım ve orada yaşayanları komşu ülkelere pay edeceğim.”
Öyle ya Filistin halkı bir karpuz, sen de dilim dilim çevreye dağıtacaksın…
Sonra ne yapacaksın?
Gazze şeridini İsrail’in kontrolünde “serbest ticari bölgeye” dönüştürecek, limanlar, petrol dolum tesisleri, rafineriler inşa edeceksin…
Bunun ne demek olduğu çok açık…
Bunun adı “üzeri insan kanıyla kızıllaşmış dolar biriktirmektir…”
Bunu yapmakta sakınca görmezler, çünkü emperyalizm yeryüzünün lanetidir.
Onunla iş birliği felakettir, sonunda donunuzu alırlar, yetmezse canınızı da alırlar…
Bakın aynı Zat, Ukraynaya’da sopa gösterdi. “öyle bedava silah almak yok, bütün yer altı zenginliklerinizi bana vereceksiniz, hadi bekliyorum” dedi!
Yani bu canavarla iş birliği değil, savaşmak gerekir.
İnsan olmanın gereği budur, demokrat olmanın gereği budur ve dünyanın geleceği için bu elzemdir, başka yolu yoktur…