Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, ayıklayabilene aşk olsun…
Öfke, şaşkınlık, heyecan, umut, umutsuzluk, karamsarlık, iyimserlik, kuşku ve hatta traji-komik hallerdeyiz.
Nasıl traji-komik hallerde olmayalım ki, PKK sanki dernekler masasına bağlı bir kuruluşmuş gibi Devlet Bahçeli çağrı yaparak 4 Mayıs’ta Muş’un Malazgirt ilçesinde kongrelerini toplayıp fesih kararı almalarını öneriyor…
Herhalde kırmızı bültenle aranan Karayılan, Duran Kalkan, Zübeyr Aydar Diyarbakır Havaalanından köy dolmuşuna binerek Malazgirt’e gidecekler ve bütün güvenlik güçleri de onlara yardımcı olacak…
Her neyse…
Gündem öylesine dolu ki insanların neyi nasıl değerlendirmeleri gerektiği konusunda kafaları karışık ve bir o kadar da çapraşık duygular içerisindeler…
Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanı olacağına kesin gözüyle bakılan ve dokunulmaz sanılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, önce üniversite diploması iptal ediliyor sonra gözaltına alınıp tutuklanıyor…
Öfke…
Bir anda Türkiye’de birçok il adeta yangın yerine dönüyor…
4 gün boyunca sabahlara kadar süren eylemler durmak bilmiyor…
Herkes İBB’ye kayyum atanacağını beklerken, terör suçlamasından dolayı İmamoğlu serbest bırakılıyor ve beklenti bir anda sönüyor…
Şaşkınlık…
Ve 4 gün boyunca Özgür Özel, bütünüyle bu gözaltılara odaklanmışken ve kitleler de buna motive olmuşken bir anda “15 gün sonrası için CHP’de olağanüstü Kurulay kararı” alıyor…
Gerekçe; güya mahkeme kararı ile CHP’ye kayyum ataması yapılmasının önünü kesiyor…
Bir kez daha şok ve şaşkınlık…
Özgür Özel, aslında bu kararı alarak “genel başkanlığına kitlesel meşruiyet sağlamak istiyor…”
Çünkü seçildiği kurultayda yaşandığı iddia edilen şaibeler daha önce sadece dar bir partili tarafından konuşulurken şimdi partili partisiz ülkenin tamamına yayılmış durumda…
Zaten İmamoğlu’nun gözaltı süreci ve tutuklanmasıyla sadece İstanbul’da değil, tüm ülkede meydana gelen sempati ve sinerjiyi bir kurultay zaferine dönüştürmek istiyor…
Nitekim Saraçhane’deki son mitinginde Selahattin Demirtaş ve DEM’li diğer tutuklulara, sol ve sosyalist hareketin önde gelen önderlerine, Gezi tutuklularına gönderme yaparak hem bu kesimlerin hem de CHP tabanındaki sol-sosyal demokratların sempati ve desteğini alma çabası da bunu gösteriyor…
Ancak bu kararın CHP içinde ciddi bir “yol ayrımına” yol açacağının ve parti bütünlüğünde ciddi bir fay hattı meydana getireceğinin ya farkında değil, ya da bunu bilerek yapıyor…
Sanırım 6 Nisan’da yapılacak olan Kurultay’da “Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aday olabileceğine ihtimal vermiyor…”
Kılıçdaroğlu aday olsa bile yakaladığını sandığı bu “hava” ile Kurultay’da yeniden seçileceğini sanıyor…
Birkaç gün sonra İmamoğlu fırtınası dindiğinde parti içindeki gelişmeler, değerlendirmeler ve hatta “İmamoğlu ve arkadaşlarını kurtaramadığı” yönündeki eleştiriler başladığında ayakları suya erecektir sanıyorum…