Dünkü yazımdan kısa bir hatırlatma; “Seçimi kaybeden Antalya Büyükşehir eski Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ve İl Başkanı olup, olmadığı belirsiz bir seçimde örgütü seçime götüren Devrim Kök kardeşim artık yeter! Bu partililerin aklı ile vicdanı ile sağlığı ile oynamayın. Kaybettiniz!
Gösterilen tepkiyi dindirmek uğruna, sizin için gece gündüz çalışmış partililerinizin duyguları ile oynamayın. BELEDİYEDE ZAMAN KAZANMAK İÇİN onlara bu azabı çektirmeyin. Kaybettiğinizi bile bile “algı operasyonu” ile “biz normalde kaybetmedik” laflarının arkasına ne zamana kadar sığınabileceksiniz? Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden iki gündür acayip bilgiler geliyor. Sağır sultan duydu bütün seçim çalışmalarının belediye tarafından yapıldığını. Sağır sultan biliyor o firmaların yaptığı işlerin hangi kaynaklarla çözümlendiğini. Sizin bu oyalama taktiğiniz, bunların perdelenmesi, yoluna sokulması, kılıfına uydurulması maksatlı olmasın? Zaman kazanma taktiğiniz olmasın?
Dedimya iki gündür belediyeden acayip bilgiler geliyor. Bilgisayarlarda yapılan temizliklikler, belediye dışına çıkarılan dosyalar ve arşivler. Mademki kazandığınızdan eminsiniz, nedir bu telaş?”
Evet sevgili Antalyalılar. Dün böyle yazmıştım. Bu yazının yayımlandığı sabah acayip bir güne uyandık. Şok üstüne şok yaşadık. Türkiye tarihinde görülmemiş olaylara şahit olarak akşamı ettik.
Sabah saatlerinde bir ihbar geldi. “Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir kamyonet içerisinde resmi evraklarla dolu olarak Boğaçayı Tesisleri’ne gönderildi. Evraklar orada yakılacak” şeklindeydi ihbar. “Bu kadarını yapamazlar herhalde” diye düşündüm ancak sonra aklıma bizim Başkan Akaydın’ın daha önce bana yüzlerce kez “Bu kadarı da olmaz” dedirttiği geldi. “Ne olur ne olmaz” düşüncesiyle de Vedat Gürhan’ın başında olduğu bir ekip o tesislere doğru yola çıktı. Yarım saat sonra da kıyamet koptu. Çünkü; İhbar doğruydu ve Gürhan kare kare fotoğraflamayı da başarmıştı. Anlaşılan bize yapılan ihbar jandarma ve polise de yapılmıştı. Çünkü; Olay yerine gelmeleri uzun sürmedi.
Olay yerine ben de gittim. Ortalık bizden sonra gelen çok sayıda haberci, Ak Partililer ve güvenlik güçleriyle dolmuştu. Manzara korkunçtu. Utanç vericiydi. Daha da utanç verici olan ise bu gelişmelerden sonra eski Başkan Akaydın’ın ard arda yaptığı açıklamalarıydı.
Akaydın evrak yaktıklarını kabul etti. Ancak bu evraklar için “Önemsiz evraklar” dedi. Evrakın önemli, önemsizi olur mu? Telaş işte.. Adama ne söyleyeceğini şaşırtıyor. Bunlar resmi evraktır ve bunları yakmak büyük bir suçtur. Akaydın o saatlerde seçim kurulunda “Başkan benim” diyerek itirazlarda bulunup, kendi partililerini oyaladığını da unuttu ve “Menderes Türel’e temiz bir belediye bırakmak için gereksiz evrakları yaktık” dedi. Akıllara “Mademki temiz bir belediye bırakmak istiyorsun, orada neden başkan benim diye geziyorsun?” sorusu geldi. Bu sözler yukarıda yazdığım gibi Akaydın’ın beyhude çabasının ve asıl amacının itirafı değil mi?
Yetmedi. Daha sonra belediyede de evrakların yok edildiği suçüstü yapılarak tespit edildi. Gün boyu skandal üstüne skandal yaşandı. Günün özeti ve sonucu ise Antalya adına utançtı. Türkiye tarihinde görülmemiş bir olayın yaşanmış olmasıydı.