Beş yıl kadar önce Fatih Projesi törenlerle basına tanıtıldığında “Gerçekleştirilmesi çok zor ama tamamlanırsa oldukça başarılı olabilecek bir proje” diye düşünmüştüm. Fatih Projesi’ni halkımız maalesef öğrencilere bir seçim yatırımı olarak tablet bilgisayar dağıtıldığı proje olarak biliyor. Oysa ki, Fatih Projesi ile Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yer alan tüm eğitim kurumlarının bilgi teknolojileri altyapısı oluşturulup standart hale getirilecek önemli bir projeydi.
Projenin yıllardır güncellenmeyen kendi web sitesinde 2013 sonuna kadar proje kapsamında bakanlık bünyesindeki 570 bin dersliğin tümünün akıllı tahta ve diğer bilişim teknolojileri ile donatılmasının amaçlandığını belirtiyor. Oysa ki okulların büyük bir kısmında bu hayal gerçekleşmediği gibi çocuklarımız eğitim amacıyla dağıtılması planlanan tabletler de pek çok gencin eline henüz ulaşmadı.
O yüzden de her yıl olduğu gibi bu yıl da okulların açılmasıyla birlikte çocuklarımıza çok sayıda ders kitabı dağıtım işlemi gerçekleştirildi. Çocuklar bu yıl da bu kitapları çantalarında taşımak ve derslerde kullanmak zorunda kalacaklar. Bu durum, çocukların fiziksel gelişimine olumsuz etki yaratmanın yanısıra ülkemize de ekonomik bir yük oluşturmaya devam ediyor. Sürdürülebilirlik kapsamında düşündüğümüzde ise dönem sonlarında akıbetleri malum olan bu kitapların çevreye olan zararını tartışmaya bile gerek yok.
Çok fazla bilinmeyen bir diğer nokta ise her ne kadar kitapların içerikleri bakanlık tarafından onaylansa da, okullara dağıtılan bu kitapların çeşitli yayınevleri tarafından farklı versiyonlarının hazırlanması sebebiyle her okula giden kitabın diğer okullara gidenlerden farklılıklar gösterebilmesi! Oysa ki açık öğretim sistemlerinde olduğu gibi tablet kullanımı yaygınlaştırılabilse, tüm öğrencilere tek tip standart çalışma materyalleri dağıtılıp dönem içi performansları merkezi olarak rahatlıkla değerlendirilebilir. Ayakları yere basan bir bilgi toplumuna dönüşüm süreci yaşayabilmek dileğiyle!
Sevgiyle Kalın!