Margarinin neden sarı olduğunu hiç merak ettiniz mi?
Hayır, margarin ilk üretildiği dönemde sarı değil, kirli beyazımsı bir renge sahipti. 1940’lı yıllarda margarin satışlarını yetersiz bulan bir üretici,tüketicilerin neden tereyağını margarine tercih ettiğini anlamak için bir psikologdan destek almaya karar verir.
Ev hanımları üzerinde bir deney planlayan psikolog, davet ettiği farklı kadın gruplarına ekmek üzerine sürülmüş tereyağı ya da margarin ikram eder. Deney sonucunda elde edilen bulgular, beklenildiği şekilde çıkar:
Kadınların margarin hakkında tereyağına göre daha olumsuz, hatta aşağılayıcı yorumlarda bulunmaktadır.
İlginç olan durum ise şudur; deneyleri düzenleyen psikolog margarini sarıya boyayarak tereyağı olarak etiketlemiş, tereyağını ise beyaza boyayarak margarin olarak etiketlemiştir. O yüzden de, katılımcılar margarini kötülerken aslında tereyağı hakkında yorum yaptıklarının farkında değildir!
Bu deney ile beklentilerimizin bir ürün hakkındaki düşüncelerimizi nasıl etkilediği ortaya konulmuştu. Çünkü, ürüne yönelik deneyime ilişkin renk, koku, hatta ambalaj gibi tüm unsurlar beklentilerimize ve dolayısıyla edindiğimiz tatmine katkıda bulunur.
Bu deney sonucunda şirket margarinin rengini sarıya çevirip tereyağı çağrışımında bulunarak satışlarını arttırmayı başarmıştı. Diğer margarin üreticileri de şirketi taklit etmeye karar verince 1950’lerden itibaren yarım asır boyunca sarı renge bürünen margarin popüler bir ürün olarak evlerimize girmeyi başarabildi.
Margarinin başarısı ile ortaya çıkan ve "duyum aktarımı" olarak adlandırılan bu olgu pazarlama camiası tarafından günümüze değin pek çok popüler ürün için yoğun bir şekilde kullanıldı.
Günümüzde artık sadece fiziksel ürünlerde değil, hizmet sektöründe de başarıyla uygulanan bu olgu sayesinde siyasetten sosyal medyaya kadar her alanda bizlere sunulan “margarinleri” zevkle tüketiyoruz!