Modern şehirlerde şehir planlaması uzun süre önce tamamlanmıştır. Yollar, kaldırımlar, yaya geçitleri, aklınıza gelebilecek her şeyin bir standardı vardır. O yüzden yurt dışında bisiklet yolları, kaldırım taşları, caddelerin peyzajı gibi pek çok unsur bizleri imrendirir.
Bizde ise zaman zaman yerel yöneticiler “bisiklet medeniyet göstergesidir” diyerek bisiklet yolları açmaya kalkarlar. Ancak araçlara bile yetmeyen yollar iyice daralarak bu yoğunluğu kaldıramayınca sessiz sedasız eski sisteme dönülür.
Engelli yürüme şeritleri oluşturulur, hatta törenle hizmete sunulur ancak eski alışkanlıklarından vazgeçmeyen bazı esnaflar bu yolları işgal etmeye devam eder. Bu durum yerel gazetelerde haberler olduğu dönemlerde denetimler olur, uyarılar yapılır. Sonra aynen devam…
Dijital çağın yeniliklerinden olan elektrikli scooter’lar yaygınlaşıp bunları kiralayan şirketler kurulunca yasal düzenlemeler yapılır, yerel yönetimler gelir elde etmek için çok sayıda scooter’ın kent içinde kiralanmasına müsaade eder. Kaldırım kenarları, elektrik direkleri düzensiz bir şekilde park edilmiş scooter’lar ile dolar. Kaldırımlarda, yollarda, her yerde bir anda yanınızdan hızla bir scooter’ın geçtiğine şahit olursunuz. Çok tehlikelidir, çünkü, her an bir kazaya sebebiyet verebilecek olan bu araçları kullanmak için ne bir ehliyet gerekir ne de trafik eğitimi!
Hibrit araçlardan sonra elektrikli araçlar da yavaş yavaş yollara çıkıyor. TOGG ile elektrikli araçların sayıları giderek artacak ve şarj istasyonlarına olan ihtiyaç had safhaya ulaşacak. Şehir merkezlerinde bu sorunun çözülmesi pek mümkün görülmediği için benzin istasyonları, servisler ve benzeri teşebbüsler dışında bu araçların şarj ihtiyacının karşılanması için yeni istasyonlara ihtiyaç duyulacak.
Velhasılı, şehir içi ulaşımı ilgilendiren planlama sorunlarının daha uzun süre gündemimizden düşmeyeceğini hatırlatmak istedim…