Sevgili okurlarım bu hafta hepimizi ürperten bir kadın cinayetiyle karşı karşıya kaldık. Hiç tanımadığı bir kişi tarafından tek bıçak darbesiyle yaşamına son verilen üniversite öğrencisi Ceren hepimizin yüreğini dağladı. Katil zanlısının ifadesi, zanlının seri katil olma konusundaki soru işaretlerinin çoğalmasına sebep oldu. Seri katil terimi çoğumuzun derinden korku duymasına sebep oluyor. Ancak bu terim uzun seneler üzerinde çalışma yapılmış, suçları sınıflandırmada bize çok yardımcı olan bir olgu haline gelmiştir. Çalışmalar pek çok seri katilin benzer duygusal gelişim sorunlarını kapsadığını gösteriyor. Bilinen seri katillerle yapılan çalışmalarda, bebeklik ve çocukluk ve birinin annesiyle olan ilişkiler, çoğu zaman seri katillerin temel ortak özellikleri arasındadır.
Bebeklik, insanın gelişiminde en önemli aşamalardan biridir. Duygusal olarak, bebeklik yetişkin kişiliğin doğru gelişimi için çok önemlidir. İlk on iki ay özellikle pişmanlık ve sevgi gibi duyguların gelişmesinde kritik öneme sahip. Bir çocuk bu süre zarfında yeterli dikkat ve fiziksel temas alamazsa, gelecekte önemli kişilik bozuklukları yaşayabilir. Aslında, çocuğun 2 yaşına kadar psikopatik bir kişiliğe sahip olduğuna dair işaretler olabilir. Bebek sadece kendisinin hissini geliştirir. Bu, empati, pişmanlık ve şefkat gibi bir dizi duygunun yokluğuyla belirtilir. Bebek bağının kişilik gelişimi için zorunlu olduğu fikrini göz önünde bulundurarak, seri katillerin ortak bir özelliklerinin benimsenmiş olmaları şaşırtıcı değildir. Bazı seri katiller yaşamları boyunca biyolojik anneleri tarafından terk edilmiş, evlat edinilmiş ya da travmatik anılarla dolu ortak bir geçmişe sahiptirler.
Bebeklik döneminde olduğu gibi, erken çocukluk dönemi seri katil oluşumunun anahtarıdır. Genellikle seri katiller akranlarından izole bir çocukluk geçirirler. Pek çok seri katil, kilo sorunları, kekemeler ve disleksi gibi öğrenme sorunlarından muzdaripti. Zorbalık nedeniyle, bu seri katillerin çoğu “gizli agresif fantezileri” barındırmaya başladı. Saldırganlığın erken çocukluk döneminde başladığı açıktır. Yalnızlık, gösterildiği gibi, bu “seri katiller” sıklıkla yalnız oldukları için fantezilerin gelişimine yol açabilir. Seri katiller arasında ortak bir özellik de anneleriyle olan ilişkileridir. Anneler aşırı denetleyici, aşırı korumacı, fiziksel olarak kötü niyetli ve duygusal olarak kötü niyetli olabilirler.
Çocukluk çağı travması aynı zamanda seri katiller ile de ilişkilendirilmiştir. Çalışmalar zihinsel ve fiziksel travmanın bireye uzun süre kalıcı etkileri olabileceği fikrini destekleyen çok sayıda önemli istatistik ortaya koymuştur. Suçlu bulunan seri katillerin% 42'si fiziksel istismara maruz kalırken, % 74'ü psikolojik istismara uğramıştır. Ayrıca seri katillerin % 43'ünün cinsel olarak istismara uğradığı belirtilmiştir.
Bu suçluların kişiliklerinin şekillenmesi birçokları için bebeklik döneminde başlar ve çocukluk ve yetişkinliğe kadar devam eder. Seri katil, insan kişiliğinin gelişiminin başladığı, bebeklik döneminin önemli aşamalarında ihmal edilme eğilimindedir. Bu suçlular çocukluğa girdiklerinde, çoğunlukla istismar ve ebeveyn sorunlarının bir sonucu olarak sosyal olarak dezavantajlı durumdalar. Seri katiller çoğu zaman öz kontrolden yoksun ve zarar vermekten haz duyarlar.
Ne seri katillerin psikolojisini ne de eylemlerini açıklayacak somut bir teori yoktur, ancak konuyu araştıran çok sayıda kriminoloji uzmanı vardır. Bu araştırmacılar bu tür suçları daha iyi anlamamıza ve dolayısıyla öngörüp engellememizde büyük rol oynuyorlar. Kriminolojik ve sosyolojik araştırmalar sayesinde, belki de seri katillerin daha iyi anlaşılması, böylece bu tür cezai eylemleri caydırmanın bir yolu üretilecektir. Herkese güvenli ve huzurlu bir hafta diliyorum.