Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm ve gündeme gelmesiyle fırsat bulduğum bir konu hakkında yazıyorum sizlere bu hafta; Felsefe. Biliyorsunuz küçük Atakan son zamanlarda felsefe tutkusu ve verdiği enteresan bulunan cevaplarıyla gündemi meşgul etti. Kimileri eleştirdi kimileri üstün zeka buldu. Ortak kanı “farklı.” Oysa o sadece bana göre erken yaşta felsefeyle tanışmış bir çocuk. Ne şanslı! Sohbet sırasında felsefeye ilgisinin ne zaman başladığı sorusuna net bir yanıt veremeyeceğini açıklarken “başlangıç noktası şurası ya da burası diyemem, tek bir nokta yok birçok nokta var” gibi benzetmelerle bu zamana kadar felsefe okuyarak geliştirdiği mantık ve muhakemesini kullanıyor. Verdiği cevapları anlamayan spikeri suçlamak haksızlık olur elbette ama sadece anlamıyoruz diye etiketleme yapmak da büyük yanlış.
Benim de felsefeyle tanışmam 19 yaşında üniversitedeki hocam sevgili Prof. Dr. Mehmet Erginel sayesinde oldu. Üniversite yılları biliyorsunuz ki birçok farklı görüşle karşı karşıya geldiğimiz, kendimizi özgürce ifade edebildiğimiz ve gelişme sağladığımız bir zaman dilimi. Biz de sevgili hocamızla beraber bu süreçte doğru davranış nedir, doğru diye düşündüğümüz aslında doğru mudur, başka yerlerde, başka durumlarda nasıl olurdu, ahlaklı karakter sadece doğru davranan mı yoksa davranışıyla doğru hisseden midir, daha büyük bir fayda sağlamak uğruna suçsuz başkalarını feda etmek doğru hareket mi olurdu gibi birçok soru sorduk. Birçok öğrenci felsefeyi sıkıcı bulur, ancak geçmişteki birçok filozof bilimle uğraşan saygın insanlardı. Beyin fırtınasından öte, felsefe bugün benim kim olduğum konusunda önemli bir rol oynamıştır. Bu anlamda ergenlik çağı başlamadan çocukların felsefeyle tanıştırılması gerektiğini düşünüyorum.
Mantık ve akıl, felsefenin temel taşlarıdır ve her konuda daha iyi akıl yürütme yeteneğinizi geliştirir. Bir konuyu değerlendirirken diğer yönlerden de düşünmenizi sağlar. Bir varsayımda bulunurken ya da bir çıkarım yaparken düşüncelerinizdeki boşlukları farketmenize yardımcı olur. Eleştirel düşünme yeteneğinizi geliştirir ve adalet, dürüstlük, iyilik, mantık gibi kavramlarda daha iyi kararlar almanızı sağlar felsefe. Kısacası nasıl yaşadığınızı ve neden bu şekilde yaşadığınızı daha akıllıca düşünürsünüz.
Felsefe her şeyi sorgulayabileceğinizi öğretir aslında size. Kuşku ve merakla başlar her şey ve araştırdıkça doğru cevap olmadığını görürsünüz. Sadece bir cevap bulduğunuzda orada başka birçok olasılık olduğunu fark edersiniz. Ne kadar çok çalışırsanız, görüşünüz o kadar çeşitli hale gelir ve felsefenin en enteresan yanı da düşüncelerinizi değiştirmeye daha hevesli hale gelmenize neden olur. Basmakalıp düşüncelerden uzaklaşırsınız.
Sonuç olarak felsefeciler deli değillerdir efendim. Felsefeciler sadece diğer ihtimalleri de düşünürler. Eğer liselerdeki müfredat, tarih dersi gibi anlatıp geçmek yerine sorular sorarak ve sordurarak felsefeyi yaşatsaydı bugün Atakan’ı anlamak bu kadar zor olmazdı. Bu kişiler (ben de dahil) uyumsuz ve geçimsiz olmaktan çıkar, daha anlaşılır hale gelirlerdi. Felsefe bizi düşünmeye ve sormaya zorlar ve ancak sorarak doğruya daha çok yaklaşabiliriz. Bunun için daha çok okuyun ve daha çok düşünün. Ukala deseler bile! Sevgiyle kalın dostlar.