Narsisizm, diğer ruhsal hastalıklar gibi, tek bir cinsiyet veya cinsel kimlikle sınırlı değildir. Ancak çalışmalar narsisizmin erkeklerde daha yaygın olduğunu gösteriyor. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 2013 verilerine göre narsisistik kişilik bozukluğunun %75’ini erkekler oluştururken, borderline kişilik bozukluğunda ise %80’lik bir dilimde kadınlar yer almaktadır. Narsistik Kişilik Bozukluğu, benzer özelliklere sahip diğer kişilik bozuklukları ile kolaylıkla karıştırılabileceğinden teşhis edilmesi son derecede zordur. Daha önceki yazılarımda erkekler üzerine yoğunlaştım, bu hafta kadınları anlatıyor olacağım.
Narsistler, kendileri hakkında aşırı şişirilmiş ve büyüklenmeci bir algıya sahip olmakla karakterize edilir ve her zaman başkaları tarafından beğenilmesi gerektiğine inanırlar. Uzun vadede, narsisizm evde, işyerinde başarısızlığa yol açar. Narsisizm, artan hipertansiyon, kalp hastalığı, depresyon, bağımlılık, suç, kişilerarası ve mesleki sorunlar ile ilişkilidir.
Araştırmalara göre üst sınıf ve üst orta sınıf kadınlar diğer kadınlara göre daha çok narsisist olma eğiliminde. Hayranlık ile çekicilik arasındaki bağlantıların varlıklı kızlar arasında tüm erkeklere ve diğer kızlara kıyasla neredeyse iki kat daha güçlü olduğu gösterilmiştir. Varlıklı kadınların ayrıca, rol yapma, kuralları çiğneme, suçluluk ve alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi duygusal rahatsızlıkları dışa vuran “dışsallaştırıcı davranışlar” gösterme olasılıklarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Narsist kadınlar, erkekler kadar ilişkilere zarar verir ve kutuplaştırıcıdır. Benzerliklerine rağmen, kadınlar erkek narsistler kadar geniş çapta tartışılmıyor. Ancak 1920’li yıllarda Freud, kadınların erkeklerden daha narsist olduğuna şiddetle inanıyordu. Ancak 2015 gibi yakın bir tarihte Buffalo Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, narsisizmdeki cinsiyet ayrımını bir kez daha güçlendirdi. Yaşa bakılmaksızın, erkekler narsisistik özelliklerde sürekli olarak kadınlardan daha yüksek puan aldılar.
Sağlıklı bir ilişki ve bu ilişkinin geliştirilmesi için eşit sorumluluk alan iki kişi gereklidir. Her ilişki zorluklara ve acı verici anlara çarpacak olsa da, kötü, iyiden daha ağır basmamalıdır. Bununla birlikte, narsisistik özelliklere sahip bir kişiyle beraberken ilişki, kötü bir yaşam biçimi haline gelir ve iyi anlar çok azdır. Narsistik bir ilişkide, iyilik neredeyse yok gibidir.
Psikolojik istismar, hem duygusal hem de zihinsel istismarı kapsar ve sayısız kalıcı travma ile sonuçlanır. Anksiyete, kronik depresyon, travma sonrası stres, düşük özgüven, ruh hali değişimleri ve dengesiz duygular derin yaralar açabilir ve iyileşmesi zor olabilir. Aile içi şiddet, fiziksel, duygusal, sözlü istismar şeklinde olabilir.
Kontrol ve hayranlık arayışında, narsist insanlar başkalarını manipüle edebilir ve sömürebilir, özgüvenlerine zarar verebilir ve hatta gerçeklik algılarını değiştirmeyi amaçlayabilir. Bir narsistle bir ilişki sürdürmek çok sinir bozucu ve üzücü olabilir. Bu bireylerle eylemleri hakkında tartışmak çoğu zaman sonuçsuz kalır. Daha başarılı bir çözüm, sınırlar oluşturmak ve kendinizi duygusal olarak uzaklaştırmaktır. Bir kişi hakkındaki duygularınızı kontrol edemeyebilirsiniz, ancak onlara nasıl tepki vereceğinizi kontol etmek sizin elinizde.
Sevgiyle kalın.
Sevgiyle kalın.